Türkçe Sözlükler

Atasözleri Sözlüğü
Deyimler Sözlüğü
Edebiyat Terimleri Sözlüğü
Sözlük, dilin kelime hazinesini derleyip bir arada toplayan temel kitaptır. Bu temel kitapta, yazı ve konuşma dilinde geçen -özel adlardan başka- bütün kelimeler yer alır. Sözlük bir ahlak kitabı olmadığına göre, hiçbir kelime kötü ve çirkin diye atılmaz. Kelimelerin tanımları yapılır, okunuşları, yazılışları, belirtilmek istenilen anlama göre söylenişteki vurguları gösterilir. Uzak ve yakın, gerçek ve mecaz bütün anlamları örnekleriyle anlatılır. Gerekirse kökenleri açıklanır. Dilbilgisiyle ilgili çeşitli hâlleri ve türeyişleri belirtilir.

Sözlük, yalnız dilin kelime hazinesini toplamakla kalmaz; dili korur, onu bozulup yozlaşmaktan kurtarır. Bu özellikleriyle bir bakıma dilbilgisiyle birlikte, dilin anayasası denilebilecek üstün bir değer taşır. Bu denli önemli olan Türkçe bir sözlükten, yakın zamanlara dek yoksun kalışımız çok üzücüdür. İlk kez Tanzimat Devri’nde göze çarpan bu eksiklik, yazarlar ve düşünürler arasında uzun tartışma-lara yol açtı.

Dilin kelimelerini kapsayacak bir sözlüğe ve kurallarını toplayacak bir dilbilgisi kitabına olan ihtiyacımız uzun uzun belirtildi. Ama böyle bir girişime başlayacak kimse çıkmadı; bütün dilekler sözde kaldı. Peki, bizim Türkçe sözlüklerimiz yok muydu? Yoktu. Eldeki sözlükler, “Türkçe, Arapça ve Farsçadan mürekkep” Osmanlıcanın sözlükleriydi. Türkçü ve Türkçeci olan Vefik Paşa bile, hazırladığı sözlüğe Lehçe-i Osmanî adını vermek eğiliminden kendini kurtaramamıştı. Sonunda Türkçeci olan Şemsettin Sami, konuşma ve yazı dilimizde geçen kelimeleri toplayarak, Arapça ve Farsça ağır kelimeleri atıp, Türkçe kelimelere daha çok önem vererek sözlüğünü hazırladı ve buna hiç duraksamadan Kamus-ı Türkî adını verdi.

Oysa, Türk dilinin ilk gelişme çağlarından başlayarak ortaya konulan eserlerimizi gözden geçirecek olursak, dinî eserlerden sonra sözlüklerin büyük bir yer tuttuğunu görürüz. Kaşgarlı Mahmut‘un Divanü Lügati’t-Türk‘ü Araplara Türk dilini öğretmek üzere kaleme alınmış Arapça bir sözlüktür; kapsadığı özellikler ve açıklamalarla bugün de değerini korumaktadır. Harezm bölgesinde Mehmet b. Kays’ın Tibyânül-Lugâtı’t Türkî alâ Lisani’l-Kanklı adıyla meydana getirdiği sözlük, bu konuda atılmış bir adımdır. Bu da elimize geçmemiştir. Mısır ve Suriye bölgelerinde, Memluklar devrinde kaleme alınmış sözlükler de büyük bir önem taşır. Bunları bir yana bıraksak bile XIII. yüzyıldan sonra Anadolu’da kaleme alınmış olan sözlükler büyük bir çabanın ürünüdür.

Bizde, ilk sözlük, XIII. yüzyılda, Mehmet b. Mustafa b. Zekeriyya, b. Hoca Hasanı Fahrettin Salgurî’nin (d. H.631=M.1233-ö.H.733=M.1313) Selçuklular devrinde Türk dilinin başlıca kurallarını ve kelimelerini kaside hâlinde toplayan eserdir. (…) Ne yazık ki bu ilk ve önemli eser meydanda yoktur.

Türkçede İlk Sözlükler asıl XIV-XVI. yüzyıllar arasında görülür. Ancak bu sözlükler “Arapça-Türkçe”, ‘‘Farsça-Türkçe” ya da bunların karışımıdır. İlk zamanlar için bu çok doğaldır, İslam uygarlığı çerçevesi içinde dilimize giren yabancı kelimelerin Türkçe karşılıklarını gösteren böyle sözlüklerin hazırlanması gerekli idi. Ama yine gerekirdi ki salt Türkçe kelimeler de toplanmış, unutulup gitmekten korunmuş olsun. İşte gerekli görülmediği için bu yapılmadı. Yapılması düşünülmediği için de yığınlarla Türkçe kelimeler ve deyimler unutulup gitti. Bundan ötürü de dilimiz kısırlaştı.
Arapçadan Türkçeye aktarılan sözlüklerin son ürünleri arasında bugün elimiz altında bulunan Ahterî Mustafa’nın Ahterî-i Kebir, Mütercim Asım’ın Arapçadan Türkçeye Kamus çevirisi ile, Farsçadan Türkçeye Burhan-ı Kaat’ı en önemlileridir. Hâlâ baş vurduğumuz değerli kaynaklarıdır.

Tanzimat edebiyatı döneminden sonra, Osmanlıca deyiminin yayıldığı çağda sözlükler, Türkçe, Arapça ve Farsça kelimeleri kapsadığı için “Lûgat-ı Osmaniyye” adını almaya başladı. Vefik Paşa’nın bir cildi Türkçe, öteki cildi Osmanlıca kelimeleri kapsayan Lehçe-i Osmanî’si, Muallim Naci’nin Lugat-ı Naci’si, Mehmet Salahaddin’in Kamus-ı Osmanî’si elde bulunan sözlüklerin en yararlılarıdır. Yalnız daha önceleri hazırlanmış olan Şeyhülislam Esat Efendi’nin Lehçetü’l-Lugât’ı “lisan-ı Türkî’de müsta’mel mastar ve isimler huruf-ı hecâ üzre tertip, sonra Arapça ve Farsça maanisini tefsir” eder. Bu, öteki sözlüklerden farklıdır. Kapsadığı Türkçe kelimeler yetersiz de olsa bu alandaki çabayı göstermesi bakımından ilginçtir.

Bizde hazırlanan sözlüklerin hepsi, dilden çok edebiyat göz önünde tutularak tertiplenmiş, tanım fikri henüz gelişmemiştir. Onun içindir ki dil bakımından yetersiz sayılır. Muhtaç olduğumuz çeşitli sözlüklerin başlıcaları: Konuşma ve yazı dilimizdeki kelimeleri kapsayan Türkçe sözlük, dilimizin kelime hazinesini kapsayan tarama ve derleme sözlükleri, terimler sözlükleri, deyimler sözlüğü, mecazlar sözlüğü, yakın ya da eş anlamlı kelimeler sözlüğü, edebiyat sözlüğü, kafiye sözlüğü, argo sözlüğü, bilim ve sanat dallarının sözlükleri, etimoloji sözlüğü yer alır. Bunlardan halk ağzından derlenen ve kitaplardan taranan Tanıklarıyla Tarama ve Halk Ağzından Söz Derleme sözlükleri Dil Kurumu Derleme ve Tarama Kolunca; çeşitli bilim dallarıyla ilgili terim sözlükleri, Terim kolunca, ilgili bilim adamlarına ısmarlanıp hazırlatılmakta ve yayımlanmaktadır.

Öteki sözlüklerin çoğu Dil Kurumunca ya da Kurum görevlilerince hazırlanmıştır ve hazırlanmaktadır.
Bir de Türkiye Türkçesinin Tarihsel Sözlüğü vardır ki onun da son zamanlarda Kurumca hazırlığına başlanmıştır. (…)
Yukarıdaki metin, Agâh Sırrı Levend’in Türk Dili dergisinde 1965-1973 yılları arasında yayımladığı yazılarından bir kısmını topladığı “Dil Üstüne” isimli kitabında bulunmaktadır. Agâh Sırrı Levend kaleme aldığı bu yazısında sözlükçülüğümüz ve Türkçenin önemli sözlükleri üzerinde durmuş, TDK’nin sözlük çalışmaları hakkında bilgi vermiştir.
Bir dilin bütün veya belli bir çağda kullanılmış kelime ve deyimlerini alfabe sırasına göre tanımlayan, açıklayan, başka dillerdeki karşılıklarını veren eserlere sözlük denir.

Sözlüklerin en önemli özelliği temel başvuru kitapları arasında yer almasıdır. Sözlükler hazırlanış amaçları ve taşıdıkları nitelikleri bakımından çok çeşitlidir. Sözlüklerin ortaya çıkışı yabancı dil öğrenme ihtiyacıyla ortaya çıkmıştır. Dünyada ilk sözlük nerede hazırlandığı, hangi dili temel aldığı konusunda bilgimiz yoktur. Ancak bugünkilere benzer ilk sözlük olarak Aristophanes’in (Aristofanes) yaklaşık olarak MÖ V-IV. yüzyılda yazdığı, Yunancada seyrek kullanılan ve açıklaması güç kimi kelimeleri bir araya getirdiği eseri kabul edilir. Türkçenin ilk sözlüğü ise Kâşgarlı Mahmut’un Türkçenin Arap dili karşısında zengin bir dil olduğunu göstermek amacıyla hazırladığı Dîvânu Lugâti’t-Türk’tür. Kâşgarlı Mahmut, Türk topluluklarının ağız özelliklerini hem ses hem de söz varlığı bakımından ayrıntılı biçimde ele almıştır. Bu nedenle eserine “Türk Lehçeleri Sözlüğü” adını vermiştir. Çağdaş sözlük biliminde bugün de uygulanan bir yöntemle tanımladığı hemen her sözün içinde geçtiği örnek cümleleri, şiirleri, atasözleri ve deyimleri vermeye özen göstermiştir.

Türklerin İslamiyet’i kabul etmeleriyle birlikte Arapça ve Farsçadan çeviri yoluyla birtakım sözlükler hazırlanmıştır. Sonraki yüzyıllarda bu tür sözlüklerin sayısı artmıştır. İki dilli sözlükler de yavaş yavaş görülmeye başlanmıştır. 19. yüzyılda baskı tekniklerinin gelişmesiyle sözlük türleri çeşitlenmiştir. Türkçe sözlükler üzerine yapılan çalışmalara göre 1928 yılına kadar eski harflerle basılmış Türkçe sözlüklerin sayısının 250 civarındadır. Vankulu Lügati, basılan en eski sözlüğümüzdür. Basılan diğer sözlükler arasında en önemlileri Ahmet Vefik Paşa’nın “Lehçe-i Osmânî”si ile Şemsettin Sami’nin “Kamus-i Türkî”sidir. Ahmet Vefik Paşa Arapça, Farsça, Türkçe kelimelere yer verdiği sözlüğünde Türkçe için “Osmânî” adını kullanır. Şemsettin Sami ise yirminci yüzyılın başında hazırladığı “Kamus-i Türkî”nin ön sözünde Türkçenin söz varlığını ortaya koyduğunu, dilimizin Türkçe olduğunu belirtir.

Cumhuriyet Dönemi’nde sözlükçülük alanında Mustafa Kemal Atatürk’ün gayretleriyle önemli gelişmeler kaydedilir. Türk dili konusundaki çalışmaları resmî ve bilimsel çerçevede yürütmek amacıyla kurulan Türk Dil Kurumunun asli görevlerinden biri de Türkçe sözlük hazırlamak olarak belirlenir. Bu amaçla ilk baskısı 1943 yılında yapılan ve birçok dilcimizin emeğiyle hazırlanan “Türkçe Sözlük” Türkiye Türkçesinin en önemli sözlüklerinden biridir.

“Türkçe Sözlük”ün 11. baskısı 2011 yılı içinde yayımlanmıştır. Aynı zamanda Genel Ağ ortamında sürekli güncellenmektedir. TDK “Türkçe Sözlük” dışında derleme, tarama, terim, öteki Türk lehçeleri, eski lehçeler vb. konularda sözlükler yayımlamıştır. Yurdumuzun türlü bölgelerinde halk ağzından derlenmiş olan Türkçe veya Türkçeleşmiş sözlerin bulunduğu “Derleme Sözlüğü” ile Türkiye Türkçesinin tarihsel söz varlığını ele alan “Tarama Sözlüğü” önemli sözlüklerimizdendir. Bu sözlükler bugün TDK tarafından tdk.gov.tr Genel Ağ sitesinde paylaşılmaktadır. Günümüzde TDK dışında çeşitli kurumlar ve kişilerce yayımlanmış Türkçe sözlükler, Osmanlıca-Türkçe sözlükler, terim sözlükleri, Anadolu ağızlarına ait sözlükler gibi eserler de vardır.

Tags:

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir