Öykü (Hikaye)
Hikâye (öykü) Nedir Hakkında Kısaca Özet Bilgi
Hikâye (öykü); gerçek ya da gerçeğe uygun olay veya durumların kişi, yer ve zaman ögelerine bağlı olarak anlatıldığı kısa edebî türdür. Bu türün yapı unsurları olan olay, kişi, yer ve zaman dar kapsamlıdır. Hikâyede genellikle kısa cümleler kullanılır. Hikâyeler, olay hikâyesi ve durum hikâyesi olmak üzere ikiye ayrılır.
İtalyan yazar Boccaccio’nun (Bokaçyo) yazdığı Decameron (Dekameron) adlı eser, hikâye türünün ilk örneği kabul edilir. Fransız edebiyatında Guy de Maupassant’ın Ay Işığı, Alphonse Daudet’nin (Alfons Dode) Pazartesi Hikâyeleri; Alman edebiyatında Heinrich Böll’ün (Haynriş Böl) Haberci; Rus edebiyatında Puşkin’in Maça Kızı, Gogol’un Palto, Çehov’un Köylüler, Altı Numaralı Koğuş, Gorki’nin İtalya Hikâyeleri; Amerikan edebiyatında O’Henry’nin (O Henri) Son Yaprak, William Faulkner’ın (Vilyım Folknır) Ayı, Edgar Alan Poe’nun (Edgır Elın Po) Kuyu ve Sarkaç adlı eserleri hikâye türünün dünya edebiyatındaki tanınmış örneklerindendir.
Türk edebiyatında destan, efsane, masallar, mesnevi, halk hikâyesi gibi türler; hikâye türünün yerli kaynaklarını oluşturur. XV. yüzyılda yazıya geçirilen Dede Korkut Hikâyeleri, divan edebiyatındaki mesneviler ve halk edebiyatı ürünleri olan halk hikâyeleri; modern hikâyeden önceki dönemlerde hikâye türünün işlevini üstlenmiştir.
Batılı anlamda hikâye, Türk edebiyatında Tanzimat Dönemi’nde görülmeye başlanmıştır. Bu dönem yazarlarından Ahmet Mithat Efendi ilk yerli hikâye olan Letaif-i Rivayat’ı, Sami Paşazade Sezai ise Batı tekniğine uygun ilk hikâye kabul edilen Küçük Şeyler’i yazmıştır. Servetifünun Dönemi’nde Halit Ziya Uşaklıgil’in Bir Yazın Tarihi; Millî Edebiyat Dönemi’nde Ömer Seyfettin’in Kaşağı, Yüksek Ökçeler; Halide Edip Adıvar’ın Dağa Çıkan Kurt; Refik Halit Karay’ın Memleket Hikâyeleri başlıca hikâye örnekleridir.
BAŞKA KAYNAK
Hikâye insanın sözü keşfettiği günden bugüne en çok başvurduğu bir anlatım tarzıdır. Hikâye insan, zaman ve mekân unsurlarıyla birlikte kurgusal bir dünya çerçevesinde fazla ayrıntıya girmeden yazılan kısa ve mensur bir türdür. Türk edebiyatında destan, masal, halk hikâyesi, meddah hikâyesi gibi türler hikâyeciliğimizin köklü bir geçmişe dayandığını göstermektedir. Bugün ayrı bir tür olarak karşımıza çıkan “destan, kıssa, masal, mesel, menkıbe, rivayet, latife, anlatı” gibi türler tarihi süreçte hikâye anlamında kullanılmıştır. Modern anlamda hikâye ise Tanzimat Dönemi’yle birlikte edebiyatımıza girmiştir. Ahmet Mithat Efendi ve Samipaşazade Sezai bu türün ilk örneklerini veren yazarlardandır.
Bugüne kadar öykünün değişik tanımları yapılmıştır. Bunlardan en yaygını, “olmuş ya da olması mümkün olayları anlatan kısa yazı” biçiminde yapılmış olanıdır.
Bir başka deyişle:
Yaşanan ya da gerçekmiş gibi tasarlanan olayları yer ve zaman bağlayarak anlatan, yazılara öykü (hikaye) denir. Romana göre daha kısadır.
Kişi sayısı romandan daha azdır. Kişilikler, ayrıntıya İnilmeden çizilir. Bir olayın da ancak çarpıcı yönleri anlatılır. Bu anlattıklarımız, klasik diyebileceğimiz öykünün özellikleridir. Belli bir olaya dayanmayan uzun öyküler de vardır günümüz edebiyatında. Batı edebiyatındaki ilk hikayeler “Boccacio’nun Decameron” adlı yapıtında yer alır.
Genel
çok güzel bir sayfa bir sürü eş anlamlı kelimeler var