Milli Edebiyat Dönemi Hikayeleri

MİLLÎ EDEBİYAT DÖNEMİ HİKÂYELERİ

Tanzimat’la edebiyatımıza giren “hikâye“, bu dönemde olgunluğa ulaşmıştır. Milli Edebiyat 1911’de Ömer Seyfettin ve arkadaşlarının Selanik’te çıkardıkları Genç Kalemler dergisiyle başlayıp 1923’te Cumhuriyet’in kurulmasına kadar devam etmiştir. Bu dönem edebiyatının temelinde Türk dilinin sadeleştirilmesi çalışmaları yatar. Bu dönemde yazılan hikâyelerin en belirgin özelliği öykülerde sade bir dil kullanılmasıdır. Osmanlıcılık, Türkçülük, Batıcılık akımları temaların belirlenmesinde ana etken olmuştur. Sanatçılar eserlerini bu akımların ışığı altında oluşturmuşlardır. Anadolu insanının yaşam koşulları, savaş yıllarında çekilen sıkıntılar, bağımsızlık, yanlış Batılılaşma, geçmişteki kahramanlıklar, vatan sevgisi tema olarak işlenmiştir. Bu dönem sanatçıları Osmanlının en zor dönemlerinde yaşamış, pek çok savaş görmüş kişilerdir. Sanatçıların çoğu İstanbul dışına çıkmış, gerek Balkanlar’da gerekse Anadolu’nun farklı yerlerinde bulunmuşlardır. Milli Edebiyat Dönemi sanatçıları hikâyelerini “Maupassant (Olay Hikayesi)” tekniğine göre yazmışlar ve kendilerinden sonraki hikâyecilere bu konuda örnek olmuşlardır. Millî Edebiyat Dönemi’nin başlıca hikâye yazarları Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’dur. Halkla iç içe olan sanatçılar, Anadolu’yu ve Anadolu insanını gözlemlemişler, tanımışlardır ve eserlerinde bu gözlemlerini yansıtmışlardır. Bu sanatçıların ürünleri, millî bilincin oluşturulmasında önemli katkı sağlamıştır. Bu dönem hikâyecileri gözlemlerini gerçekçi bir bakış açısıyla yansıtmışlar, realist bir tutum sergilemişlerdir. Gözlemle birlikte gelen tasvir, hikâyelerde kusursuzca uygulanmıştır. Hikâyeler teknik olgunluğa erişmeye başlamış; olay, zaman, mekân, kişi ve anlatım bir bütünlük içerisinde verilmiştir.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir