Halk Hikayeleri

HALK HİKÂYELERİ

Halk Hikayeleri ile ilgili Kısaca Bilgi

Bir ulusun tüm bireylerinin hissedebileceği duygularını dile getiren, anlatma esasına dayalı nesilden nesile ulaştırılan uzunca öykülerdir. Halk ozanları tarafından diyar diyar gezilerek anlatılan halk hikayeleri, manzum ve mensur (nazım-nesir) karışık olarak anlatılıp sonraki asırlarda yazıya geçirilen ve zamanla anonimleşen (ilk söyleyeni belli olmayıp halkın ortak ürünü olan) ürünlerdir. Olaylar, nesirle; duygular, nazımla ifade edilir. Halk hikayeleri, destandan modern hikayeye geçişi sağlayan köprü niteliğindedir ki bu köprünün ilk ayağı Dede Korkut Hikayeleredir.

Halk Hikayeleri ile ilgili Geniş Detaylı Bilgi

Gerçek ya da gerçeğe yakın olayların anlatıldığı uzun soluklu anlatım türüdür. Geleneksel bir içeriği olan, kuşaktan kuşağa sözlü olarak aktarılan öykülerdir. Halk hikâyeleri, destanların zaman içerisinde biçim ve öz değişikliğine uğramasıyla oluşan ürünlerdir. Halk hikâyelerinde olağanüstü unsurlar destanlara göre azalmış, kişiler ve olaylar doğal boyutlarına gelmiştir. Halk hikâyelerinde genellikle sevgi ve kahramanlık konuları işlenir. Bu kişilerin olağanüstü özellikleri oldukça sınırlıdır. Halk hikâyeleri ilahi bakış açısı ile oluşturulmuştur. Yani hikâyelerin anlatıcısı her şeyi bilmektedir. Bu hikâyelerin metinleri kurmacadır ve bu metinlerde dil coşku ve heyecana bağlı işleviyle kullanılmıştır. Halk hikâyeleri efsane sonrası dönemde halk kültüründe önemli bir yer tutmuştur.

Konularına Göre Halk Hikâyeleri:

1. Aşk Hikâyeleri: Toplum hafızasında uzun süre yaşayan aşkların hikâyeleştirildiği sevgi temalı halk hikâyeleridir. Bu hikâyelere Elif ile Mahmut, Derdiyok ile Zülfü-siyah, Kerem ile Aslı, Arzu ile Kanber, Tahir ile Zühre, Ercişli Emrah ile Selvihan örnek verilebilir.
2. Dinî Temalı Kahramanlık Hikâyeleri: Tarihe mal olmuş kahramanları veya dinsel açıdan önemli kabul edilen erdemli kişileri konu edinen halk hikâyeleridir. Bu hikâyelere Danişment Gazi ile ilgili hikâyeler, Hayber Kalesi, Van Kalesi, Hz. Ali ile ilgili hikâyeler örnek verilebilir.
3. Destani Halk Hikâyeleri: İçinde destana ait bazı özellikleri barındıran halk hikâyeleridir. Bu hikâyelere Dede Korkut Hikâyeleri ve Köroğlu Hikâyesi örnek gösterilebilir.

Halk Hikayelerinin Özellikleri:

• Aşk, sevgi ve kahramanlık gibi konular işlenir.
• Âşıklar olayları saz çalarak, taklitler yaparak anlatırlar.
• Hikâyede kişiler ve olaylar gerçeğe yakındır.
• Halk hikâyeleri sözlü gelenek ürünleridir, yani anonimdir.
• Halk hikâyeleri XVI. yüzyıldan itibaren destanın yerini almıştır.
• Halk hikâyelerinde nazım-nesir karışıktır. • Anlatmaya ve olaya dayanan bir türdür.
• Masallarda olduğu gibi kalıplaşmış ifadeler vardır.
• Halk hikâyesinin içinde masal, efsane, fıkra, dua, beddua, deyim, atasözü, bilmece gibi halk kültürü ögelerine rastlanabilir.
• Özel anlatıcıları vardır. Meddahlar veya âşıklar tarafından anlatılır. Anlatıcıları okuryazar, az çok kültürlü kişilerdir.
• Kahramanların yaptığı dua ve beddualar mutlaka kabul edilir. Kahramanın en büyük yardımcısı Hz. Hızır, ondan sonra attır.
• Kahramanlar genellikle dört şekilde âşık olur: Bade içme, resme bakarak âşık olma, ilk görüşte âşık olma, aynı evde büyüyen kahramanlar kardeş olmadıklarını öğrenince âşık olma.

Destanların belirli bir süreçte konu ve biçimce değişimleri sonucu ortaya çıkmış ürünlerdir. Destanlara göre gerçekçidir. Kişi ve olaylar olağana, doğal boyutlarına yakındır. Halk hikayesinde şiirle düzyazı iç içedir.

Halk Hikayeleri konulara göre dinsel halk öyküleri (Battal Gazi, Danişment Gazi) ; aşk hikayeleri (Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber, Tahir ile Zöhre, Ferhat ile Şirin ); kahramanlık hikayeleri ( Köroğlu öyküleri) ; destani halk hikayeleri ( Dede Korkut hikayeleri ) olarak bölümlenebilir.

Bunlardan Dede Korkut Destanları (öyküleri) üzerinde duralım:

Halk Hikayesi Detaylı İncelenmesi

       Türk edebiyatına ait ürünler içerisinde, oluşumları daha önceki zamanlara bağlı olabilen ancak, 16. yüzyıldan sonra görülmeye başlanan, genellikle âşıklar tarafından nazım-nesir karışık bir anlatım tarzı ile belli bir dinleyici kitlesine karşı anlatılan ve kuşaktan kuşağa aktarılan, yer yer masal ve destan özellikleri hissedilen hikâyelerdir.

a) Halk Hikâyelerinin Oluşmasındaki Etkiler

• Türklerln İslamlığı kabulünden önceki dönemlerde, ozanların, bazı eski kahramanlık hikâyelerini, destan ve mitolojik unsurları da katarak söylemeleri ve bunları aktarmaları
• İrani ve İslami kültürün etkileri

b) Halk Hikâyelerinin Türleri

1) Aşk Maceralarını Konu Edinen Halk Hikâyeleri
Aslı ile Kerem, Âşık Garip, Elif ile Mahmud, Tahir ile Zühre vb.

2) Kahramanlık Hikâyeleri
Köroğlu Boyları, Beğ Böyrek, Dadaloğlu vb.

c) Halk Hikâyelerinin Diğer Halk Edebiyatı Ürünleriyle Karşılaştırılması

1) Destanlar ile Halk Hikâyelerinin Benzerlikleri ve Farklılıkları (Karşılaştırılması)

  • Destanlar, ayrıca belirli bir daire oluşturulurlar, halk hikâyelerinde, özellikle de aşk maceralarını konu alanlarda böyle bir daire söz konusu değildir.
  • Hikaye kahramanı bir sevgiliye âşık olur, ona kavuşma yolunda türlü çilelere katlanır, sonunda kavuşur veya kavuşamaz ve hikâye o noktada sona erer. Destanlarda İse belirli bir son yoktur, mücadele destan kahramanın oğlu veya bir yakını tarafından devam ettirilebilir.
  • Destanlarda kahramanın , bütün toplumun temsilcisi hükmünde olduğu görülür, olağanüstü güçlerle veya düşmanlarla savaşır. Halk hikâyelerinde ise sınırlı bir topluluğun içinde cereyan eder; bireyler, aileler ve belirli sosyal tabakalar söz konusudur.
  • Halk hikâyelerinde hamasi (yigitlik/Kahramanlık) konulardan çok, aşk maceralarına yer verilmiştir. Destanlarda ise hamasi konular ağırlıktadır.
  • Halk hikâyeleri mutlak surette belirli bir tarihî olaya dayanmak zorunda değildirler ancak, destanlarda bu durum söz konusudur.
  • Kahramanların ve olayların anlatımında gerçekçi bir tavır takınılır. Destanlarda ise olağanüstülükler göze çarpar.
  • Nazım – nesir karışık olarak meydana getirilmişlerdir, fakat zamanla nesir kısmı ağırlık kazanmıştır.

2) Halk Hikâyeleri ve Masalların Benzerlikleri ve Farklılıkları (Karşılaştırılması)

Masallarda tamamen hayal ürünü olaylar cereyan eder. Halk hikâyelerinde ise daha çok gerçekçi unsurlar yer alır.
• Masalların anlatım süresi daha kısadır. Hikâyeler ise çok daha uzundur, anlatımı bazen geceler boyu sürebilir.
Masalın anlatımı söze dayalıdır, hikâyelerde hem söz hem de genellikle saz (ezgi) işin içine girer. Kahramanların duygulu, heyecanlı oldukları noktalarda âşık sazına başvurur. Genellikle koşma şeklinde söylenen nazım parçaları dinleyiciyi etkiler.
• Masalların, genellikle tesadüf edildiği üzere, ilgi çekici yönlerinden biri de kadınlar arasında ve evlerde daha yaygın olarak anlatılmasıdır. Halk hikâyeleri ise kahvelerde, köy odalarında, erkekler arasındaki toplantılarda anlatılır.

ç) Halk Hikayelerinin Bölümleri

Halk hikâyelerinin geleneksel bir tertibi vardır ve bu hikâyelerde dört bölüm dikkati geçer:

1) Birinci Bölüm

       Birinci bölümde çocukların doğuşu vardır, padişahın ve vezirin ya da tacir ve kâhyanın çocukları olmamıştır. Bunlar çare bulmak için yollara düşerler. Karşılarına çıkan bir derviş, bir pîr onların derdini bilir ve onlara dua eder. (Bir muska verir, bir elma sunar, bir cami veya çeşme gibi hayrat yapmalarını tavsiye eder.) Bunlar yerine getirilince çocuklar doğar, biri kız biri oğlan olur.

2) İkinci Bölüm

               İkinci bölümde bu iki çocuk birbirlerine âşık olurlar. Bu iki çocuk ya birlikte büyür ya da oğlan kızı rüyasında görür. Sevdalan, dervişin onlara bir bade sunmasıyla daha da şiddetlenir.

3) Üçüncü Bölüm

       Üçüncü bölümde birbirlerine kavuşmaları için büyük engellerle karşılaşırlar ve onlarla mücadele ederler (cinlerle, devlerle, kocakarı vb). Hızır veya başka hayırlı güçler onlara yardım eder.

4) Dördüncü Bölüm

       Bu bölüm, genellikle kavuşma ile neticelenir. Bazen de Kerem’de olduğu gibi kavuşamadan ölürler.

Not -1:

Aşk maceralarının konu edildiği hikayelerin oluşumu İran kültürüyle temasın sonucudur. Bu hikâyelerde Şehnâme, Ferhad ile Şîrîn, Leylâ ve Mecnûn gibi (âyelerin tesiri açıktır. Doğu Anadolu’da “Musannif”  denilen bazı âşıklar, bu hikâyelerin bir kısmını bizzat vücuda getirmiş yahut derlemiş, bunlara bazı nazım parçaları ilave etmiş ve bu hikâyeleri süslemişlerdir.

        Dikmetaşlı Dede Kasım, Posoflu Fakîrî, Erivanlı Necef, Çıldırlı Âşık Şenlik, Ardanuçlu Efkârî, Arpaçaylı Mehmed Kasım Hicrânî, Tutaklı Çağlayan, Posoflu Müdâmî bu nevi âşıklardandır. Âşıklar, bu gibi düzenlemeleri yaparken şu unsurlardan faydalanmışlardır: Binbir Gece, Tûtîname, masallar, menkabeler, efsaneler, gerçek hayattan alınan olaylar, kendi başlarından geçen maceralar.

       Musannifi belli olmayan Hikâyeler ise, genellikle bazı Halk âşıklarının başlarından geçen aşk maceralarının (Âşık Kerem, Âşık Garip, Ercişli Emrah vb.) zenginleştirilmesi, onların şiirleri çerçevesinde süslenmesi ve yeni motifler katılarak vücuda getirilmesidir.

Not-2:

            Destanlara en yakın nitelikte olan Köroğlu’nda ve Dede Korkut hikâyelerinde hikâyenin devam ettirilmesi söz konusudur ancak, bunların da yiğitlik/kahramanlık vasıflarının ağırlıkta olduğu unutulmamalıdır.

Not-3:

           Bir de İstanbul’da ortaya çıkan, olağanüstü özellikler taşımayan, gerçekçi halk hikâyeleri vardır. IV. Murad devrinde geçen hikâyeler padişahın nedimi Tıflî tarafından anlatılır. Sansar Mustafa, Hançerli Hanım, Lntâifnâme, Tayyarzâde Cevrî Çelebi, Kanlı Bektaş gibi hikâyeler, bu türdendir. Bu hikâyeler İstanbul’un zengin mahallelerinde yaşayan şahısların başlarından geçen maceraları konu alır. Klasik halk hikâyeleri çok geniş bir coğrafyada geçmesine rağmen bunların çevresi sadece
İstanbul’dur. Bunların yazıya geçirilmeden önce sözlü gelenek hâlinde yaşamış olmaları kuvvetle muhtemeldir. Bazı halk hikâyeleri ise cönklerde elyazması hâlinde kayda geçirilmiştir; Tahir ile Zöhre, Kerem ile Aslı, Âşık Garip, Asuman ile Zeycan, Arzu ile Kanber, Şah İsmail bu tür hikâyelerdendir.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir