İslamiyet Öncesi Türklerde Devlet Yönetimi

Devlet, bir milletin belli sınırlara sahip bir toprak parçası (vatan) üzerinde kendi bağımsızlığını elinde bulundurarak teşkilatlanmasıyla ortaya çıkan kurumdur. Bir devletin var olabilmesi için halk, toprak, bağımsızlık ve siyasal örgütlenme yani devlet yönetiminin olması gerekmektedir.

“Türklerde Devlet için”, Yurt, Kün (millet), Oksızlık (bağımsızlık) ve teş­kilatlı yapılar olmazsa olmaz ana unsurlardır.
Yurt Vatan Nedir: Türklerin hür ve müstakil olarak yaşadıkları toprak parçasına ülke – uluş – yurt yani vatan denir.
Türklerde Kün – Halk: Vatan olarak kabul gören topraklar üzerinde yaşayan millettir.
Türklerde Oksızlık – Bağımsızlık: Devlet olabilmek için yaşadığı topraklar üzerinde milletin bağımsızlığı en temel esastır.
Teşkilatlı Yapı: Türk devletleri için “siyasi istiklalini kazanmış teşkilatlı millet” tanımı devlet olarak belli bir işleyiş biçimini gerekli kılar.
“Toplumu oluşturan en küçük yapı birimi” olan “oguş” denilen aileden, budun denilen millete kadar belli bir hiyerarşik sisteme dayalı oluşan Türk devletine il denir.

İslamiyet Öncesi Türk Devletlerinin Özellikleri Nelerdir

‹ İslamiyet’ten önceki Türk devletlerinde devlet boylar birliği şeklinde teşkilatlanmıştır. Türklerde devlet kelimesinin karşılığı olarak barış anlamına da gelen İl/El kelimesi kullanılmıştır. Temelde Uluş (Ülke), Oksızlık (Bağımsızlık), Kün (Millet) ve Törü (Töre) olmak üzere dört esas üzerine şekillenen Türk Devletlerinde devlet hakan tarafından yönetilmiştir.

Hükümdarlar Hakan unvanının yanı sıra; Kağan, Han, Yabgu, Tanhu, Şanyü, İlteber, İdikut, Erkin, Tanrıkut, İlteriş gibi unvanlar da kullanmışlardır. Hunlar hükümdarlarına sonsuzluk ve genişlik anlamına gelen “Şanyü”; Göktürkler, “Kağan” unvanını Uygurlar ise “İdikut” unvanını kullanmışlardır. Türk devletlerinde hükümdarlık alametlerini ise otağ, örgin (taht), yay, nevbet (köbrüge-davul), bayrak, tuğ-sancak, buyruk (yarlığ), sorguç (kotuz) ve halka ziyafet verme oluşturmuştur.

Hükümdarın oturduğu başkente “ordu” denilmiştir. Türk devletlerinde hakana hükümdarlık yetkisinin tanrı tarafından verildiğine inanılmıştır. “Kut” adı verilen bu anlayışa göre devleti yönetme yetkisi Gök Tanrı tarafından verilmiş olup; Kut, kan yoluyla hükümdarın bütün erkek çocuklarına geçmiştir. Bu anlayışa göre Kut’un babadan oğula kan bağı ile geçtiği kabul edilmiştir. Hangi oğula geçeceği ise taht mücadelesinden başarı ile çıkmalarına bağlı olmuştur. Bu belirsizlik sebebi ile çıkan taht kavgaları bölünmelere ve devletin parçalanmasına sebep olmuştur. Öte yandan devlet hanedanın ortak malı sayılmıştır

Türklerde Devlet Yapısı

* hür ve müstakil olma,
* halkının siyasi istiklalini sağlama ve sürdürme,
* halkı için adaleti sağlama,
* güneşin doğduğu yerden battığı yere kadar “cihan hakimiyeti ül­küsünü esas alma” anlayışlarıyla “Gök Kubbeyi çadır, güneşi bay­rak” gören siyasal güçtür.

NOT: Bilge Kağan‘ın Kök Türk Yazıtları’nda (Orhun Abideleri Göktürk Anıtları) geçen: “ Doğuda gün doğusuna, batıda gün batısına, güneyde gün ortasına, ku­zeyde gece ortasına kadar onun içindeki millet hep bana bağlıdır. Bunca milleti hep düzene soktum .” sözleri Türk ci­han hâkimiyeti fikrini ifade etmektedir.

Türklerde devletin halk ile ilişkisi aile içinde baba – evlat ilişkisi gibidir. Bundan dolayı Türklerde “ Devlet Baba” tabiri yaygın olarak kullanıl­mıştır. Devlet, halkının her türlü ihtiyacını karşılamakla mükellef olduğu gibi halk da üzerine düşen sorumluluk bilinci ile devlete vatandaş olma yönüyle bağlı kılınmıştır. Türk devletlerinde hanedanın erkek üyeleri kanında kut taşısa da “Kimin Kağan olacağı konusunda bazı özellikler ölçüt” alınmıştır. Bu anlayışa göre, hanedanın erkek üyelerinden hangisi,

* halkını açlıktan kurtarır, doyurur – giydirirse,
* halkına adaletle hizmet götürürse,
* halkının birlik beraberliğini sağlarsa,
* halkının siyasi istiklalini sağlar ve sürdürürse
Tanrı’nın o üyeye “Kut” verdiğine inanılmış ve Kağan olması ge­niş katılımlı bir Kurultay ile ilan edilmiştir.

NOT: Orhun Yazıtları‘nda geçen “Tanrı buyurduğu için devletim, kısmetim var olduğu için ölecek milleti diriltip besledim. Çıplak milleti elbiseli kıldım. Fakir milleti zengin kıldım. Az milleti çok kıldım.” sözlerinden anlaşıldığı gibi, Türk devletle­ rinde “ kut” denilen yönetme yetkisinin Gök Tanrı tarafından ka­ğana verildiğine inanılmıştır.

Türklerde hâkimiyetin asıl sahibi Gök Tanrı’ydı. Tanrı’nın bu hâkimiyetinin kağanlar vasıtasıyla kullanıldığına inanılırdı. Bu yüzden Türk devletlerinde devlet başkanı ve hâkimiyetin temsilcisi olan ka­ğanın üstün güç ve yeteneklerle donatıldığı kabul edilirdi. Bu güç ve yetenekler Göktürk Abideleri‘nde kut, ülüş ve küç olarak belirtilmişti.

DEVLET İDARESİNDE YER ALAN GÖREVLİLER ve MAKAMLAR

Ayguci: Vezir
Ayuki: Hükümet
Buyruk: Bakan
Tamgacı: Dış İşleri sorumlusu
Şad: Devlet idaresinde görev verilen hükümdar
çocukları
Tiğin: Hükümdar Çocukları
Toygun: Meclis-Kurultay Üyeleri
Agılık: Hazine Görevlisi
Toy-Kengeş-Kurultay: Meclis
Tudun-Todun: Vergi Tahsildarı
Buyruk: Bakan
Hatun-Katun: Hükümdar eşi
Tamgacı: Dış işleri sorumlusu
Apa: Sivil Yöneticiler
Subaşı: Ordu Komutanı
Bitigci: Kâtip
Tutuk: Taşrada görevli askeri memur
Tarkan: Komutanlar
Yarguci: Adi Suçlara Bakan Hâkim

Kut Nedir?

Orta Asya Türk devletlerinde, devlet yönetme yetkisinin Tanrı tarafından ülkenin hakanlarına verilen ve kan yoluyla çocuklarına geçtiğine inanılan iktidar gücüne “kut” denir.
• Türklerde devlet kurma ve yönetme yetkisinin kağana ve onun ailesine Gök Tengri tarafından verildiğine inanılırdı. Kan bağı esasına dayalı olup Tanrı’nın hanedanın erkek üyeleri­ne bahşettiği yönetme yetki gücüdür.
• Kağanın, Gök Tengri istediği ve kut verdiği için devlet ve ülke sahibi olduğuna inanılırdı. Görüldüğü gibi Türklerde gücün kaynağı ilahidir.

NOT: Orta Asya Türklerinin İslamiyeti, kabul etmeden önceki şaman inançlarının yaratıcı ilahı. Tengri, bugünkü Türkçedeki Tanrı kelimesinin eski söyleyiş şeklidir

Örneğin; Hunlar ➔ Mete Han, MÖ 176’da Çin imparatoruna gönderdiği mektupta kendisini, Gök Tengri tarafından tahta çıkartılmış Hunların büyük Şanyü’sü olarak ifade etmiştir.
Köktürkler ➔ Orhun Yazıtlarında Bilge Kağan: “Tanrı irade ettiği için kut’um olduğu için kağan oldum” demiştir.
Uygurlar ➔ Karabalsagun Yazıtında, Bögü Kağan’ın unvanı “Tengride kut bulmuş” olarak belirtilmiştir.
• Tarihî kayıtlardan da anlaşıldığı gibi ilk Türk devletlerinde siyasi iktidar kavramı “ KUT” tabiri ile ifade edilmiştir.

• Kut’un kan yoluyla babadan oğula ailenin diğer erkek üyelerine geçtiğine inanılırdı. Bu nedenle ülke ve devlet, kağanın ailesinin ortak malı kabul edilirdi.
• Kut anlayışına bağlı olarak ortaya çıkan veraset sisteminde hanedan üyesi her erkeğin tahta çıkma hakkı vardır. Tanrının iradesinin hangi hanedan üyesi üzerinde olduğu da ancak taht için yapılan mücadele sonucunda ortaya çıkmıştır. Ancak gerektiği zamanlarda hanedan üyeleri arasından kağan seçmek için kurultay toplanmıştır.
Yusuf Has Hacip’e göre Kut, “Tabiatı, doğası hizmet, ölçüsü adalettir, iyilik ve fazilet ondan geçer…” biçiminde tanımlanmıştır.

• Kut inancına göre devletin hanedanının ortak malı olduğu anlayışı beraberinde şu sorunları getirmiştir:
✓ Sık sık taht kavgaları olmuştur. ✓ Merkezî otorite zayıflamıştır.
✓ Kurulan devletler kısa ömürlü olmuştur.
✓ Ülkeyi ikiye bölerek (ikili teşkilat) yönettikleri için federatif bir devlet örgütlenmesi ortaya çıkmıştır.
• Türklerde kağan olabilmek için Gök Tengri tarafından kut verilmiş bir aileye mensup olması gerekirdi.
Türklerde kut verilmiş aileler;
Hunlarda ➔ Tu-Ku Ailesi
Köktürklerde ➔ Aşina Ailesi (Efsaneye göre Köktürklerin dişi kurttan türediği kabul edilen soyu.)
Uygurlarda ➔ Yağlakar Ailesi

Ülüş Nedir?

Pay, hisse, nasip, kısmet anlamlarında kullanılırdı. Tanrının ülkede bolluk ve bereketi artırarak ülkeye “iktisadi bir güç” kazandırması anlamına da gelmekteydi. Kağan da bu iktisadi gücü adil bir şekilde halka dağıtmakla gö­revliydi.

Küç Nedir?

Tanrı tarafından kağana verilen gücü ifade etmekteydi, Bu güç sayesinde kağanın savaşlarda başarılı olduğu düşünü­lürdü.

Türklerde Devlet Yönetimi ile İlgili Kavramlar

Veraset Nedir?

Kanında Kut taşıyan hanedanın erkek üyelerine Hakan olma hakkı taşıyan anlayıştır. Veraset sistemine göre ülke hanedanın erkek üyelerinin ortak malıdır. Bu uygulama “Kız çocuklarına egemenlik hakkı tanınmadığını” gösterir.
Türk devletlerinde; hükümdarlığın hukuksal dayanağının Kut’tan dolayı tanrısal olması ve yönetim hakkının “kurucu hanedana ait olması” ile “boylar federasyonu biçiminde yapılanmanın” görül­mesi durumları:

* taht kavgalarına,
* ülke içinde siyasal çatışmalara,
* Türk boyları arasındaki mücadelelere bağlı olarak Türklerin yeni bölgelere göç etmelerine,
* Türk devletlerinin kısa ömürlü olmasına, çok sayıda Türk Devleti’nin kurulmasına ortam hazırlam ıştır.

Eski Türk Devletlerinde Kağan / Hakan Kimdir Özellikleri Nelerdir?

* Türk devletlerinde hakimiyetin temsilcisidir. Tanrı’nın bahşetti­ği Kut ile yönetme yetki gücünü Tanrı’dan aldığına inanan Türk Kağan’ı, Tanrı adına egemenliğini sürdürmüştür. Türk devletlerinde hükümdarların kullandığı Kağan, Han, Yabgu, İl- teber gibi unvanların yanında Hunlar zamanında Şanyü, Tanhu ve Uygurlar zamanında İdi- Kut unvanları da kullanılmıştır.

Eski Türk Devletlerinde Boylar Federasyonu

• Türk toplum yapısında aileler (oguş) bir araya gelerek uruglar (sü­laleler), uruglar da bir araya gelerek boyları (bod) oluşturmuştur.

Hatun Eski Türk Devletlerinde Kime Denir?

* Hakan’ın eşine ilk Türk devletlerinde Hatun denilmiştir. O dönemdeki seslendirme içiminde “H” sesi kullanılmadığı için “Katun” denilmiştir. Günümüzdeki “kadın” sözcüğü de buradan türemiştir. Teamül­lere (genel uygulama) göre Türk tarihi boyunca (birkaç istisna hariç) Hatunlar Türk kökenli ve soylu ailelerin kızları olarak seçil­miştir.

ÖNEMLİ NOT: Hatunların “elçileri kabul etme” ve elçilerle bazı kanunları görüşerek Hakan’a sunulacak kıvama getirmeleri “ Kağan’ı temsil ettiklerinin” göstergesidir. Töreye uygun olarak Hatunlar, hatunluk tahtına oturmuş ve Kurultay’a katılarak oy kullanabilmişlerdir. Kağanlar gibi buyrukları (bakanları), sarayı ve ordusu olan Hatunlar, Kağan öldüğünde tiginler (Hakan’ın erkek çocuk­ları) küçükse devleti tigin adına yönetebilmişlerdir.

Ayukı Nedir?

* Günümüz Bakanlar Kurulu konumunda devletin üst düzey görev­ lilerinin yer aldığı Ayukı; yönetimle ilgili konuların görüşüldüğü ve son söz hakkının Kağan’a ait olduğu kuruldur.
* Ayukı denilen Hükümete, hanedan üyesi olmayan Üge – Aygucı, Hakan olmadığında başkanlık yapmıştır. Ayukı’nın üyelerine Buy­ruk yani Bakan denmiştir.

Eski Türk Devletlerinde Kurultay Nedir? Kurultayın Görevleri Yetkileri Nelerdir?

Asya Hunları ile birlikte Kurultay yılda 3 defa toplanmıştır.

• I. Kurultay; kışın toplanır ve dini mahiyette konular görüşülürdü.

• II. Kurultay; ilkbaharda toplanır ve çeşitli oyunların yanı sıra tanrıya kurbanlar kesilirdi. Kağanın halkı tarafından tasdikiyle birlikte kağana bağlılık sunulurdu.

• III. Kurultay; sonbaharda toplanır ve halk ve hayvanlar sayılırdı. Bu nedenle bu kurultaya savaş ve sayım kurultayı da denilmiştir.

Toplanan kurultayda kağanın belirlenmesi, savaş ve barış kararları, vergi kararları veya boyların durumu gibi devletin ana meseleleri görüşülmüştür. Kurultayın kağanı belirlemede etkili olması bu meclisin çağdaş devletlerde görüldüğü gibi sıradan bir danışma meclisi olmadığının da en büyük kanıtıdır. Yürütme organı olan ve “Ayuki” adı verilen hükümetin başında hanedan dışından seçilen “Ayguci” adıyla günümüz anlamında başbakan yer alırken günümüz bakanlarına buyruk adı verilmiştir. Bu anlamda Göktürklerde ve Uygurlarda toplam 9 buyruk görev yapmış olup bunlardan 6’sı dış işlerden 3’de iç işlerden sorumlu olmuştur.

Devletlerde diplomasi veya dış işlerinden sorumlu olarak “tamgacı” görev almıştır. Bu makam Tabgaçlar’da “Bitekçin”, Göktürk, Uygur ve Türgişlerde “ Bitegci” veya “Ilımga” adını alırken Oğuzlar bu makamdaki kişiye “Tuğracı” adını vermişlerdir. Yarı göçebe hayat sürülen dönemlerde devlet merkezi hükümdarın çadırı olan “otağ” olmuştur. Tam yerleşik yaşamla birlikte saray kültürü doğmuştur.

Devlet Türk federalizmi olarak da adlandırılan “İkili Yönetim” üzerine yönetilmiştir. Yönetimi kolaylaştırmak adına yapılan bu uygulama gereği kağan kutsal kabul edilen “doğuda” bulunurken “batıda” “yabgu” adı verilen hanedan üyesi görev yapmıştır. Bu uygulama genellikle doğu-batı şeklinde düşünülse de Ak-Kara, İçDış, Kuzey-Güney veya Sağ-Sol şeklinde de yapılanmaya gidilmiştir. Hatta örneğine Avrupa Hun İmparatorluğunda rastlanılacağı üzere üçlü bir yönetim de oluşturulabilmiştir. İkili yönetimle devletin diğer yakasını idare eden ve yabgu veya eliğ adıyla anılan yetkili içişlerinde serbest dışişlerinde ise kağana bağlı olmuştur.

Eski Türk Devletlerinde Kağanın (Hükümdarın) Görevleri Nelerdir Maddeler Halinde

• Boylar arasında birliği sağlamak.
• Ülkeyi idare etmek, iç ve dış siyaseti düzenlemek.
• Töre koymak ve töreyi adil uygulamak.
• Gerektiğinde yargıya başkanlık yapmak.
• Savaş ve barışa karar vermek.
• Elçiler göndermek ve elçiler kabul etmek.
• Devlet görevlilerini tayin etmek veya onları görevlerinden almak.
• Yeni alınan yerlere halkı yerleştirmek, kondurmak.
• Halkı doyurup, giydirmek.

Hükümdar görevlerini yerine getirmezse halk Gök Tengri’nin ilahi gücü yani Kut’u kağandan geri aldığına inanırlar ve hükümdarı tahttan indirirlerdi. Örneğin; II. Köktürk Devleti’nde İnal Kağan’ın hükümdarlığı yetersiz bulunduğu için tahttan indirilmiş ve onun yerine Bilge Kağan getirilmiştir.

Hakanın erkek çocuklarına Tigin adı verilmiştir. Tiginler küçük yaştan itibaren Ataman (İnal-İnanç) adı verilen öğretmenler gözetiminde şehirlere yönetici olarak gönderilmişlerdir. Tiginlerden deneyim kazanmak için boylara yönetici olarak atananlar ise Şad unvanını almışlardır. Bu makam Hazarlarda “Kündi” olarak adlandırılmıştır.

Devlet idaresinde mutlak güç olmayan hakan devlet idaresinde “Ayuki” ve “Kurultay’dan” da (Toy-Kengeş) yararlanmıştır. Bu anlamda Türk devletlerinde merkez yönetimi Hakan, Ayuki adı verilen hükümet ve kurultay teşkil etmiştir. Öte yandan devlet yönetiminde “Hatun” da etkili olmuştur. ‹

Hükümdarın ilk eşi olan hatunlar (Katun) kağana vekâlet etme, kurultaya başkanlık edebilme veya elçi kabul etme gibi yetkilere sahip olmuşlardır. Kağan vefat ettiğinde yerine geçen tigin küçük yaşta ise onun adına devleti idare edebilmişlerdir. Bu durum Türk devletlerinde kadına verilen önemi göstermektedir. Yasama organı olan kurultay (toy-kengeş) ise Türk devletlerinin en temel kurumu olup üyelerini Kağan, Hatun, Yabgu, Tiginler, Şadlar, Buyruklar, Tarkan (Ordu Komutanları), Bitikçi, Ağılıg ve Boy Beyleri oluşturmuştur.

Kurultayın bu üyeleri “toygun” adını almışlardır. Kurultayda Orun ve Ülüş törelerine göre kimin nereye oturacağı belli edilmiştir. Öte yandan Kağanın sarayında, ziyafetlerde de her boyun oturacağı yer belirlenmiştir. Uygulanan bu protokol kurallarına Orun denilmektedir. Bununla birlikte ziyafetlerde kesilen hayvandan herkesin yiyeceği yerde belirlenmiştir. ‹ Kurultayın tabii başkanı kağan olmakla birlikte onun olmadığı dönemde kurultaya “ayguci” veya “üge” adı verilen vezir başkanlık etmiştir.

Eski Türk Devletlerinde Hükümdar Sembolleri Nelerdir?

Tuğ
Taht (Örgin)
Otağ
Kılıç
Kemer
Kamçı
Davul
Yay
Kotuz (Sorguç)
ÖNEMLİ NOT: Yay bağımsızlık sembolü iken ok bağlılık sembolüdür.

Eski Türk Devletlerinde Hükümdarların kullandığı unvanlar nelerdir?

Hakan, Kağan, Yabgu, Külerkin, İlteber, İlteriş, Tanhü, Han, Şanyü ve İdikut

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir