Yahya Kemal Beyatlı

 

Yahya Kemal Beyatlı Hayatı Biyografisi Edebi Kişiliği ve Eserleri Hakkında Kısaca Özet Bilgi (1884-1958):

Üsküp’te doğan sanatçının asıl adı Ahmet Agâh’tır. Yurt içindeki eğitiminden sonra gittiği Fransa’da Sorbonne (Sorbon) Üniversitesinde öğrenim gördü. Burada ders veren tarihçi Albert Sorel’den (Alber Sorel) etkilenerek Türk tarihine yöneldi. Yahya Kemal Beyatlı, burda döndüğünde tarih ve edebiyat dersleri verdi. Gazete ve dergilerde yazı ve şiirler yayımladı, yazılarıyla Millî Mücadele’ye destek verdi. Milletvekilliği, elçilik, büyükelçilik görevlerinde bulundu.

Yahya Kemal, hece ölçüsünün yaygın olarak kullanıldığı bir dönemde Ok şiiri dışında bütün şiirlerini aruz ölçüsü ile yazdı. Aruzu Türkçeye başarıyla uyguladı. Divan şiiri geleneğinden yararlandı, divan şiirinin ögelerini taklide düşmeksizin yeni şiir anlayışlarıyla birleştirdi. Şiirin biçim ve ahenk unsurları açısından kusursuz olmasına önem verdi. Genellikle İstanbul, tarih, ölüm, tabiat, aşk, hayal, hatıra temalarını işledi.

Düzyazı türünde de eser veren sanatçı, şiirleriyle tanındı. Sanatçının bazı şiirleri bestelendi. Bir Başka Tepeden, Mohaç Türküsü, Rindlerin Akşamı, Sessiz Gemi, Süleymaniye’de Bayram Sabahı şairin ünlü şiirlerindendir. Düzyazı türünde yazdığı Aziz İstanbul, Eğil Dağlar; şiir türünde yazdığı Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgârıyle, Rubâîler ve Hayyam Rubâîlerini Türkçe Söyleyiş tanınmış eserlerindendir.

BAŞKA BİR KAYNAK

Şâir, Üsküp’te doğdu. Asıl adı Mehmed Âgâh’tır. Babası adliye memurlarından Nİşli İbrahim Naci Bey, annesi Nakiye Hanım’dır. İlk öğrenimini Üsküp’te yaptı. Orta öğrenimi­ne Selanik’te başlayıp 1902’de geldiği İstanbul’da Vefa Li-sesi’nde tamamladı. 1903’te Fransa’ya gitti. Bir kasaba oku­lunda bir yıl Fransızca öğrendikten sonra Paris’te Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okudu.

1912’de İstanbul’a gelerek üniversitede çeşitli dersler verdi. (1915-1923). Urfa milletve­kili otdu (1923). Varşova ve Madrit elçiliklerine tâyin edildi. Sonra Tekirdağ (1935-1942) ve İstanbul (1943-1946) milletve­killiklerinde bulundu. Büyükelçi olarak Pakistan’a gitti (1948), bir yıl sonra emekli olarak İstanbul’a döndü. İstan­bul’da öldü. Kabri Rumelihisarı Mezarlığı’ndadır.

XX’inci asrın en büyük Türk şairlerindendir, ilk şiirlerinde Servet-i Fünun şâirlerinin etkisi vardır. Bu şiirler Irtika ve Malûmat dergilerinde yayınlanmıştır. Fransa’ya gidince Bodlaire ve Verlaine gibi şâirleri okuyarak Batı şiirini tanıdı. Albert Sorei’in tarih derslerinin etkisi ile de millî tarihe yö­neldi.

Dîvan şiirini Batı şiirinin bütünlük anlayışı içinde ele alarak yeni şiirler yazdı. Yahya Kemâl, Osmanlı kültür ve medeniyetine hayrandır. İstanbul’u bu medeniyetin sembo­lü olarak görmüş, eserlerinde bu şehri semt semt anlatmış­tır. Şiirlerinde duygu, düşünce ve hayâli ustaca kaynaştır-mıştır. Aşk, tabiat, deniz, sonsuzluk, ölüm ve kahramanlık temaiarını işlemiştir.

Şiirin iç ahengini ön plana almış, mû­sikîye büyük önem vermiştir. Bu yüzden şiirlerinin tamamı­nı (Ok şiiri hâriç) aruz vezni ile yazmıştır. Dilde mûsikîyi de Osmanlıcada ve yaşayan Türkçe’de en çok kullanılan, müzikal değeri olan kelimeleri tercih ederek sağlamıştır. Şiirle­ri ifade bakımından yeni, ruh bakımından tarihî ve millî özel­lik gösterir. Türk tarihini 1071 Malazgirt Savaşı’ndan geriye götürmez, topraklarımızı da Osmanlı sınırları dışında gör­mez. Son zamanların en iyi rubâî şâiridir. Mensur eserlerin­de onu usta bir yazar olarak aörürüz.

Yahya Kemal Beyatlı; Millî Edebiyat Dönemi’nde, bağımsız bir çizgide, saf şiir anlayışıyla şiirler yazmış ve bu çizgisini Cumhuriyet Dönemi’nde de devam ettirmiştir. Batı şiirinden yararlanan, şiirinde parnasizm ve sembolizm etkisi görülen şair, yalın bir dille yazdığı Sessiz Gemi adlı şiirinde betimleyici bir anlatım tutumu sergilemiştir. Sözün anlatım gücünü artırmak için bu şiirde “Artık demir almak günü gelmişse zamandan, / Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.“ dizelerinde olduğu gibi hayallerden, imgelerden, izlenimlerden, birtakım benzetme ve mecazlardan yararlanmıştır.

Eserleri:

1. Şiirlerini önce Yeni Mecmua’da (1918) yayım­ladı. Sonra Dergâh, Şâir, Nedim,” Büyük_Mecmua, Tavus, İn­san, Akademi, Fotomagazin, İstanbul, Âiie, Hayat, İstanbul Haftası gibi dergiier iie Akşam, Cumhuriyet ve Hürriyet ga­zetelerinde yayımlandı. Şiirler ve nesirleri, ölümünden son­ra Yahya Kemâl Enstitüsü tarafından neşredildi.

Bunlar: 1 Kendi Gök Kubbemiz (1961), 2. Eski Şiirin Rüzgârıyle (1962), 3. Rubailer- Hayyam Rubailerini Türkçe Söyleyiş (1963), 4. Aziz İstanbul (Nesir, 1964), 5. Eğil Dağlar (Millî Mücâdele yazıları, 1966), 6. Siyâsî Hikâyeler (1968), 7. Siyâsî ve Edebî Portreler (1968), 8. Edebiyata Dâir (1971), 9. Çocukluğum, Gençliğim, SiyasîveEdebîHâtırâlarım(1973),10.Târİh Musa­habeleri (1975), 11. Bitmemiş Şiirler (1976), 12. Mektuplar-Makaleler (1977). Şâir hakkında elliye yakın kitap yayımlan­mıştır.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir