Dünyada Tarih Yazıcılığı

Dünyada Tarih Yazıcılığının  Tanımı ve Çeşitleri Nelerdir

          İnsanın acı ve tatlı tecrübelerini gelecek nesillere aktarma ihtiyacı doğasında vardır. Bu bakımdan tarihçi, geçmişte yaşanmış olayları hafızalarda yeniden canlandıran kişidir. Fakat tarihçiler bunu yaparken kendilerine özgü bir yazım tarzını benimserler. Bu nedenle  geçmişten bu güne tarih yazıcılığının farklı türleri ortaya çıkmıştır. Hititlerde anal dediğimiz yıllıklar, Göktürk Kitabeleri (Orhun Yazıtları), Mısır hiyeroglifleri ya da dikilitaşlar tarih yazıcılığında karşımıza çıkan ilk örneklerdir.

1- Hikayeci Tarih Yazıcılığı

         Tarih biliminin gelişmesinde ilk aşamadır. Bu türe  ilk olarak Eski Yunan’da yaşamış Herodot’un (Herodotos) yazdığı “Historia” ile rastlamaktayız. Herodot’un tarzı daha sonraki dönemler için hayli etkili olmuş ; ve tarihî olaylar kahramanlar ya da hükümdarlar gibi önemli şahsiyetlerin çevresinde ele alınmıştır. Yazar, Historia’da, gördüğü yerleri ve insanları anlatıyorsa da esas konu Pers – Yunan savaşlarıdır. Eserinde hissettirdiği tarafsızlık duygusu ona tarihin babası unvanını kazandırmıştır.

      Hikâyeci ya da rivayetçi tarihçilikte neden – sonuç üzerinde fazla durulmamakla birlikte olaylar peş peşe belli bir düzen içerisinde anlatılır. İslam tarihçilerinden  Taberî ve Ibnü’l Esir’i de bu tarz tarihçilerden sayabiliriz. Hikâyeci tarzda yazan tarihçiler çok fazla objektif  davranmamış olsalar da eserleri günümüzde tarih bilimi için önemli başvuru kaynaklarıdır.

2- Öğretici ( Pragmatik) Tarih Yazıcılığı

       Öğretici (Pragmatik) tarih yazıcılığının ilk temsilcisi Antik Yunan’da yaşamış bir başka tarihçi olan ; Tukidides’tir (Thukydides). Tukidides, Peleponnes Savaşlarını anlattığı eserinde, döneminde şahit olduğu olayları siyasi açıdan ele almıştır. Faydacı bir anlayışla yazılan olayların merkezinde devlet yer alır. Esas gaye toplumun ahlaki değerlerini yeni nesillere aktarmak, birlik ve beraberlik duygusunu pekiştirmektir.

Olaylar yazılırken faydalı sonuçlar ve bilgiler çıkarılmaya çalışılır. Tarihî şahsiyetlerin başarıları ve örnek hayatları aktarılır. Pragmatik tarzdaki eserlere, büyük yenilgi veya zaferlerin yaşandığı dönemlerin ardından daha sık rastlamaktayız. Öğretici tarihçiliğin en zayıf tarafı, başarı ve zaferler üzerinde durulmasına karşın yenilgi ve başarısızlıklar karşısında çoğunlukla sessiz kalınmasıdır

3 – Araştırıcı ( Neden-Nasılcı) Tarih Yazıcılığı

      Modern tarih yazımıdır. Olaylar neden ve sonuçları araştırılarak incelenir. Tarihî bilgileri doğru kaynaklara dayandırma çabası söz konusudur. Bu kaynakların güvenilirliği gittikçe gelişen bilimsel yöntemler kullanılarak tespit edilir. Başvurulan kaynaklar eserde dipnot olarak verilir.

Tarihi olayların incelenmesinde dönemin siyasi, kültürel, sosyal ve dinî özellikleri göz önünde bulundurulur. Çünkü tarihi olayları tek sebeple açıklamak mümkün değildir. Bütün faktörlerin ayrı ayrı incelenmesi söz konusudur. Tarihçi olayları objektif ele almak durumundadır. Araştırıcı tarih yazıcılığı, tarihi bir bilim hâline getirmiştir.

     Modern tarih yazıcılığının başlangıcı konusunda tartışmalar hâlen sürmektedir. Tarihte tenkit fikrini ilk defa ileri süren Ibni Haldun’a göre tarihin gerçek bilgisine ulaşmak için olay ve olguları objektif olarak gözlemleyerek işe başlanmalıdır. İbni Haldun, “Toplumların geçirdiği değişimler ve bu değişimlerin nedenleri tüm yönleri ile incelenmelidir.” diyerek aslında modern tarihçiliğin ilk işaretlerini vermiştir. Kendisinin Batı dünyasında keşfedilmesi ise ancak 19. yüzyılda olmuştur.

       Günümüzde bazı tarihçiler modern tarih yazımını Fransız Voltaire ile başlatırlar. Voltaire, “Ben ne kralı ne de saltanat yıllarını yazmak niyetindeyim, isteğim, insan zihninin tarihini yazmaktır.” derken kendinden öncekilerden ayrı bir yol benimsediğini göstermiştir.

    Gerçek anlamda araştırıcı tarih anlayışı 19. yüzyılda kendisini gösterecektir. Modern tarihçiler, tarih yazımında hikâyeci tarihçilikteki gibi yalnızca olayların anlatılmasının ya da tarihçiliğin faydacı bir anlayışla yapılmasının yeterli olmadığını söyleyerek olayları derinlemesine sorgulamaya başladılar.

Klasik tarih anlatımına yepyeni bir anlayış getiren Fransız Annales Ekolü’ne göre “insan” tarihin merkezinde yer almaktadır. Annales Ekolü tarihçileri, tek tek kişileri yani komutanları, hükümdarları ve kralları, siyasi olayları, hukuksal ve dinî kavramları değil de tarihî olayları bütün yönleri ile incelemeye başlamışlardır.

Kısacası, olaylar ve büyük adamların hayat hikâyeleri üzerine oluşturulan tarih yazıcılığı bakış açısını, siyasi ve askerî olaylardan toplumsal olana doğru genişletmiştir. Tekdüze bir tarih yazıcılığı yerine, toplum içinde yaşayan sıradan insanları, onların yaşam tarzlarını da tarihe dâhil eden ve böylece çok yönlü olarak tarihî konuları zenginleştiren bir tarz ortaya çıkmıştır.

     Bu metot sayesinde sosyal tarih araştırmalarında ihmal edilmiş ve gölgede kalmış insanlarda tarihe konu olmaya başlamıştır. İktisat tarihçisi Otto Hintze “Biz sadece sıradağları ve dorukları değil, dağların eteklerini de; yalnızca yüzeyin derinliklerini değil, bütün kıta ülkesini de bilmek istiyoruz.” diyerek toplumların yaşamlarının uzun süre göz ardı edilmiş olan çehrelerine ışık tutmayı amaçladıklarını anlatmıştır.

Tarihçilikte bir devrim sayılabilecek Annales Ekolü mümkün olan diğer bilim dallarını da tarihle ilişkilendirerek tarihe birçok disiplinle birlikte ilerleyen geniş bir çalışma alanı sunmuştur. Bu ekolün belli başlı tarihçileri arasında Marc Bloch, Lucien Fevbre, Bernard Braudel, George Duby, Marc Ferro, Eric Hobsbavvm, Michel Foucault’ı saymak mümkündür. Ekol’ün Türkiye’deki ilk temsilcisi iktisat tarihçisi Ömer Lütfi Barkan’dır. Dünyaca tanınan tarihçimiz Halil İnalcık da Ekol’ün Türkiye’deki yaşayan en önemli temsilcilerindendir.

     Türklerde (Türkiyede) tarih yazıcılığı konumuza geçmeden önce yukarıda anlatılanların dışında tarih yazımında toplumsal olayları konu edinen “sosyal tarih”, birçok konuyu bir arada fakat ana hatlarıyla inceleyen “genel tarih”, belli bir konuyu ele alan “özel tarih” (Osmanlı Tarihi, Lale Devri, Menzil Teşkilatı gibi) ve olaylara herhangi bir yorum katmaksızın peş peşe sıralayan “kronolojik tarih” gibi türler de bulunmaktadır.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir