Kübizm Akımı

Kübizm Sanat Akımı Nedir Hakkında Kısaca Özet Bilgi

Kübizm, başlangıçta bir resim sanatı akımı olarak doğdu, ancak zamanla diğer sanat dallarına da ilham verdi. Özellikle kübist resmin önde gelen ismi Picasso’nun, kübist resmi tartışırken yakın arkadaşlık kurduğu ve bu akımın fikirlerini geliştirdiği şairlerle ilişkisi, kübizmin edebiyata da uygulanabileceği fikrini ortaya çıkardı. Guillaume Apollinaire’in bu konuda teoriler geliştirmesiyle, şiir geleneksel sınırlarını aşarak görsel sanatlardan alınan tekniklerle anlam ve biçim arasında yeni bir sentez oluşturmaya başladı.

Kübist şiir, geleneksel şiirden farklı bir yol izler. Düzen ve düzensizlik, parça ve bütün ilişkileri, nesnelerin doğasını bozma ve yeniden yorumlama tekniği şiirde de yeni kapılar açar. Bu akım, şiirin klasik çerçevesinden ayrılarak görsel sanatlardan esinlenen bir yaklaşım benimser. Bu, sözcüklerin ve imgelerin tuval üzerindeki renkler ve şekiller gibi bir araya getirildiği yeni bir anlam dünyası yaratır. Kübist şairler, her sözcüğü ve her imgeyi ayrı bir kimlik olarak ele alır ve alıcı tarafından bu öğelerin hem ayrı ayrı hem de bir bütün olarak nasıl bir kompozisyon oluşturduğunu fark etmesini sağlar.

Bu yeni yaklaşım, geleneksel şiirin kurallarına meydan okur ve şiirin estetik yapısını baştan aşağı değiştirir. Kübizm, sadece resimde değil, aynı zamanda edebiyatta da sanatsal sınırları genişleten bir akım olarak ortaya çıkar. Bu, sadece yeni bir ifade biçimi sunmakla kalmaz, aynı zamanda sanatın evrensel doğasını ve farklı sanat disiplinleri arasındaki etkileşimi vurgular.

Kübizm, 20. yüzyılın başında Empresyonizme tepki olarak doğan, önceleri resim ve heykel sanatlarında etkili olan, daha sonra edebiyata yansıyan bir akımdır. Kübizm, dış dünyadaki nesnelerin yalnız görünen değil, görünmeyen taraflarını da göstermeye, anlatmaya çalışan bir akımdır. Sözgelimi “Ressam, balkonda bulunan bir adamın resmini yapmak istediği zaman, yalnızca adamın dış görünüşünü çizmekle yetinmeyecek, balkondaki adamın sokağa ait bütün duyumlarını aynı tablonun içerisine yerleştirecektir.”

Kübizm akımına göre yaşam, çok boyutludur. İnsan yaşam denilen olay içinde birçok şeyi hep birden görmektedir. Öyleyse insanı bütün düşüncelerinden soyutlayarak anlatamayız. İyi bir sanatçı, insanın hem dış görünüşünü hem de düşündüklerini eserine yansıtabilmelidir. Kübizmin sanatçıları, insanı dış görünüşü ve duyumlarıyla birlikte anlatırken düşüncelerini geometrik şekillerle dile getirir. Kübizmde insan, doğa ve eşya bambaşka bir açıdan yorumlanır.

Kübizm Akımının Doğuşu Sırasındaki Ortam

Hugo Ball’un liderliğinde 5 Şubat 1916’da Cabaret Voltaire’de başlayan Dada hareketi, I. Dünya Savaşı’nın yarattığı derin travmanın bir ürünüdür. Bu dönemde, toplumsal ve siyasi düzenin çöküşüne tanık olan gençler, varoluşsal bir belirsizlik içinde bulunurken anti-burjuva bir duruşla isyan ettiler. Savaşın, faşizmin ve soykırımın insanlık üzerinde yarattığı tahribatın etkisiyle, mevcut düzenin değerlerine güvenlerini yitirdiler. Dadaistler, insanlığı ayaklar altına alan bu değerlerin oluşturduğu dünyanın dışında bir yaşam tarzının mümkün olduğunu savundular.

Dadaizm, sadece bir sanatsal akım olarak değil, aynı zamanda toplumsal, siyasal ve ideolojik bir duruşun ifadesi olarak ortaya çıktı. Dadaistler, insan hayatını temsil eden her şeyi altüst etmeye kararlıydılar. Bu nedenle, mevcut sosyokültürel yapının yıkılması ve bu yapının temelini atan sanatı yeniden şekillendirme amacındaydılar. İnsanlığın yaşadığı bu kaosun bir sonucu olarak, Dada hareketi radikal bir değişim ve başkaldırı talep ederek sanatın sınırlarını zorladı ve toplumsal değişimi teşvik etti.

Kübizmin Önemli Temsilcileri

Picasso resim
G. Apollinaire  şiir
M. Jacop şiir

Türk edebiyatında bütün şiirleriyle Kübizmi temsil eden bir edebiyat sanatçısı yoktur.

Kübizm Özellikleri

  • 1908 yılında ortaya çıkan post-empresyonizm akımı, sadece resim sanatını etkilemekle kalmamış, zamanla edebiyatı ve şiiri de etkilemiştir. Bu akımın temelindeki düşünce, geleneksel sanat anlayışlarına ve yapıtlarına tepki göstermek ve onları yıkarak farklı bir bakış açısı sunmaktır.
  • Post-empresyonist ressamlar, nesneleri geometrik olarak yansıtmayı tercih ederek üç boyutlu bir görünüm sağlamışlardır. Ancak sadece dış görünüşle yetinmeyip, insanın iç dünyasını ve duygularını da yansıtmak istemişlerdir. Bu da gerçek dünyanın söylenmemiş, gösterilmemiş yönlerini ortaya çıkarmayı hedeflemiştir.
  • Post-empresyonizm, varlığın iç dünyasını ve dış dünyasını birleştirerek betimlemeyi amaçlar. Bu nedenle sanatçılar, duyguları ve olayları birleştirerek yapıtlarını canlı kılmışlardır. Şiirde de bu durum geçerlidir. Akılcı düşünceye karşı çıkan post-empresyonist şairler, hayal güçlerini kullanarak söylenmemiş ve görünmemiş olanı anlatmayı hedeflemişlerdir.
  • Post-empresyonist sanatçılar, sadece dış görünüşü değil, varlığın diğer boyutlarını da göz önünde bulundurmayı hedeflemişlerdir. Bu nedenle yapıtlarında geçmiş, gelecek ve duygusal boyut da yer almıştır. Biçimde yeniliğe açık olan bu akım, noktalama işaretlerini dahi kullanmama gibi radikal kararlar almıştır.
  • Sanatın canlılığına vurgu yapmak amacıyla, sanatçılar işlerinde sıklıkla duygusal ve gerçeküstü öğeleri birleştirmişlerdir.
  • Akıl ve mantığa dayanmayan şiirler yazarak, söylenmemiş ve görünmemiş olanı ifade etmek için hayal güçlerini kullanmışlardır.
  • Varlığın tüm boyutlarını, yani iç ve dış görünüşünü, duygusal yönünü, geçmiş ve geleceğini yansıtmayı amaçlamışlardır.
  • Noktalama işaretlerine karşı çıkan bu sanatçılar, biçimde sürekli bir yenilik peşinde koşmuşlardır. Bu arayışları sonucunda, şiirde ve diğer sanat dallarında birçok yeni biçim ortaya çıkmıştır.

Kübizm Metodları

Sanatta kişisel yorumun önemini vurgulayan bir yaklaşım olan bu anlayış, sadece manzara ve olaylarla sınırlı kalmayıp insan figürleri ve nesneleri de içine alır. Sanatçı, konuyu doğru anlamakla kalmayıp, kendi estetik anlayışına göre yorumlayarak, izleyicilere farklı bir bakış açısı sunar. Bu yaklaşımda, gerçeklik sorgulanır ve sanatın neden var olduğu, ne anlama geldiği üzerine düşünülür.

Ayrıca, bu yaklaşımda sanatçı, gözlemlenen nesnenin yalnızca dış görünüşüne değil, içindeki duygusal anlamlara ve bağlamlara da dikkat eder. Sanat eserleri, gerçek hayatın yansıması olarak görülmez, onun yerine sanatçının yaratıcı zihninin bir ürünüdür. Bu yüzden, sanatçılar için gerçekçilik önemsizdir ve sanatın gerçekliği yaratıcı süreçte aranır.

Sonuç olarak, sanatta kişisel yorumun ve yenilikçiliğin öne çıktığı bu yaklaşım, sanatın sınırlarını zorlar ve sanatın varoluş sebebini yeniden düşündürür. Sanatın gerçekliğine meydan okuyan bu yaklaşım, sanatın birçok dalında izlerini sürdürür.

Kübizm, sanatçıların öncelikle konu olan şeyin parçalarını tanıyarak analiz yapmalarını ve ardından sentezle kendi yaratıcı görüşlerine göre şekillendirmelerini gerektiren bir sanat akımıdır. Bu nedenle, sanatçılar doğanın yansımasını çizmek yerine kendi sanatsal yorumlarına dayanan geometrik şekiller kullanırlar.

Kübizm, XX. yüzyılın başlarında yaşanan toplumsal gerilim ve dengesizliklerin yansımalarını da içerir. Sanatçılar, toplumsal durumun yansımalarını eserlerinde ele alırken, analiz-sentez metodunu kullanarak peyzajı ve hayatın sahnesini kendi kişisel görüşlerine göre yeniden yaratmışlardır.

Aynı metod, edebiyatta da kullanılmıştır. Şairler, şiirlerinde konuyu analiz ederek ve kendi sanatsal yorumlarını katarak, analiz-sentez metodu ile mısralarını sıralamışlardır. Bu sayede, şiirlerinde görsel imajlar ve metaforlar kullanarak okuyucuların hayal güçlerini harekete geçirerek duygu ve düşüncelerini aktarmışlardır.

Kübizmin şiir alanında kullanılan temel teknikleri, dış dünyanın titiz gözlemi, resimle özdeşleştirilen şiir dili, aklın ve mantığın reddi, söz diziminin bilinçli olarak bozulması, sözcüklerin parçalanması ve kolaj tekniğidir. Bu teknikler, kübist şairlerin sanatsal ifadelerini şekillendirmek için kullandıkları öne çıkan araçlardır.

Dadaizmin şiirle ilgili özelliklerine gelince, bu hareket imgeleri özellikle bağlantısız ve sıradışı kavramlardan seçerek şaşırtmayı hedefler. Organik temaların bütünlüğünü bilinçli bir şekilde bozarlar ve anlamın sınırlarını zorlarlar. Ayrıca, dadaistler ses ve sözcüklerin deneysel kullanımına dayalı olarak “fonetik şiir” olarak bilinen yeni bir algı oluşturmayı amaçlarlar. Bu nedenle, dadaizm geleneksel şiir biçimlerini devirmeyi hedefleyen radikal bir yaklaşımı temsil eder.

Kübizm Şiir Örnekleri

ŞAPKA

Güvercinler uçtu, üstünde bir elma ağacının
Avcılar koştu ardından, pek güvercin kalmadı ağaçta
Hırsızların işi tıkır, tek elma kalmadı ağaçta
Bir sarhoşun şapkasından başka
Asılı en alt dalda
İyi iş bu şapka satıcılığı
Sarhoş şapkası satıcılığı
Bulunur her yerde şapka
Üstünde çayırların, dalların
Çukurlarda

Yenilerini ararsan Kermarec’de bulursun her vakit Lamnion’da şapka satıcısı Kermarec Onun için çalışır rüzgar
Bense küçük bir terzi Şapka satıcısı olacağım ben de Elma şarabı benim için çalışacak Zengin olduğum vakit Kermarec kadar Bir elma bahçesi alacağım, elma-şaraplık Ve evcil güvercinler Bordeaux’daysam şarap içeceğim Ve dolaşacağım güneşte baş-açık (Max Jacop, Çev. Ergin Ertem)

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir