Çok Anlamlılık

Sözcükte Çok Anlamlılık nedir ne demektir

Sözcük, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan dilin, anlamlı en küçük parçasıdır. Sözcükler, temelde bir varlık, kavram ya da eylemi karşılar; zamanla anlam genişlemesine uğrayarak değişik anlamlar kazanabilir. Çoğu sözcük kullanıldıkça, tarihsel, toplumsal gelişmelerin ve bireysel özelliklerin etkisiyle anlam çerçevesini genişletmiş, çok anlamlı duruma gelmiştir.

Sözcükte anlam değişmesi, anlam genişlemesi ya da mecazlaşma yoluyla zaman içinde kazandıkları değişik anlamlara çok anlamlılık denir. Anlam çerçevesinin genişleyerek çok anlamlılığın oluşmasında; kavramlar arasında benzerlik, yakınlık vb. ilgilere dayalı aktarmalar etkili olmuştur.

Sözcükte Çok Anlamlılık Örnekleri

kırmak” sözcüğünün cümlelerde kazandığı farklı anlamları inceleyelim:

  • Bazen düşünmeden söylediğimiz bir kelimeyle çok sevdiğimiz bir dostu kırabiliriz. (gücendirmek, incitmek)
  • Direksiyonu sağa doğru kır ki araba yoldan çıkmasın. (yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek)
  • Bu yılki aşırı soğuklar, daha çok hayvanları kırdı. (öldürmek, yok olmasına neden olmak)

ağır” sözcüğünün cümlelerde kazandığı farklı anlamları inceleyelim:

  • Yaşlı adam, ağır adımlarla gelip masanın başına oturdu. (yavaş)
  • Etraftakilere duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi. (kısık, alçak)
  • Ormana girer girmez izcileri, ağır bir duman karşıladı. (yoğun)

Ağız” sözcüğü zaman içerisinde farklı anlamlar kazanarak çok anlamlı olmuştur.

– Kapların açık yanı (bardağın ağzı…)
– Bir suyun denize, göle döküldüğü yer (derenin ağzı…)
– Bir dilin sınırları içinde bölgelere göre değişen söyleyiş özelliği (Rumeli ağzı…)
{ “Boyun” sözcüğü zaman içerisinde farklı anlamlar kazanarak çok anlamlı olmuştur.
– Bel ve boyun ağrılarından şikâyet ediyordu. (vücudun bir bölümü)
– Şişenin boyun kısmı çatlamış. (nesnelerin bir bölümü)
– Dağların boyun kısımlarında karlar duruyordu. (dağların geçilebilir bölümü)
– Onun geçimini sağlamak boynumun borcudur. (sorumluluk)

Örneğin “ağız” sözcüğünün tek başına söylen­diğinde bizde ilk uyandırdığı anlamı: “iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan boşluk”tur. Ancak, ağız sözcüğü, zamanla aşağıdaki örneklerde görüldüğü gibi, değişik anlamlar kazanmıştır:

1. Kapların veya içi boş şeylerin açık yanı (bar­dağın ağzı, mağaranın ağzı)
2. Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer (çay ağzı)
3. Koy, körfez, liman, yol gibi yerlerin açık yanı (liman ağzı, körfez ağzı)
4. Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak (yol ağzı)
5. Kesici aletlerin keskin yanı (bıçağın ağzı)

Dikkat edilirse “ağız” sözcüğünün sonradan ka­zandığı bu anlamları, temel anlamıyla yakından ilgili­dir, işte “ağız” sözcüğünün ilk anlamıyla sonradan kazandığı, ancak ilk anlamı ile ilişkili olan bu anlam­ları onun gerçek anlamıdır.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir