Soru Cümlesi : Bir işin yapılıp yapılmadığını sormak, bir şeyin nedenini öğrenmek, durumla ilgili bilgi edinmek ya da kuşkuyu gidermek… gibi amaçlarla kurulan cümlelere cümlede anlam konusu bağlamında soru cümlesi denir. Örnek : * Kardeşin eve geldi mi? * Daha çok hangi kitapları okuyorsunuz? * Olanları sana kim anlattı? * Buraya nasıl geldin? Soru öğeleri […]...
Olasılık – Olabilirlilik Cümleleri : Gerçekleşme konusunda bir kesinlik olmaksızın herhangi bir durum veya olayın ortaya gerçekleşmesinin beklenilmesidir. Olasılık cümleleri kesinlik anlamı taşımaz. Bu tür cümlelere ihtimal cümlesi de denir. Olasılık Cümlelerine Örnekler * Yarın işe biraz geç gelebilirim. * Şimdi bizim oralara da bahar gelmiştir. * Sınav zamanı yaklaştı, herhalde düzenli bir çalışma yapıyordur. […]...
Üslup ile ilgili Cümleler Bir sanatçı veya o santçının yapıtının dil ve anlatım niteliklerine üslup adı verilir. Üslup konusunun iki boyutu bulunur. Bir tanesi santçının tekniği, kurgusuyla; diğeri dil ve anlatım nitelikleriyle alakalıdır. Herhangi bir metne yönelttiğimiz “Nasıl anlatılmış?” sorusuna dil ve anlatımla ilgili bir yanıt alırız ve aldığımız bu yanıt, yazarın üslubunu ortaya koyar. […]...
Değerlendirme Cümlesi Eleştirme niteliği taşıyan tümcelerde kişi; bir eser, bir sanatçı veya bir durumla ilgili olumlu veya olumsuz anlatımlatın bulunduğu cümlelere değerlendirme cümlesi adı verilir. Başka bir deyişle; Herhangi bir sanatçı, yazar, şair veya yapıt ile ilgili olumlu veya olumsuz gördüğü taraflarının ele alındığı cümlelerdir. Değerlendirme cümleleri bir bakıma eleştiri cümlesidir de diyebiliriz. Değerlendirme Cümlelerine […]...
Tanım Cümleleri : Tanımlama; bir kavramı, bir durumu nitelik ve özellikleriyle belirleme, işlevini gösterme ya da onu benzerlerinden ayıran ayırıcı yönlerini göstermeye denir. Bu amaçla kurulan cümlelere de tanım cümlesi denir. Bir kavramın, bir varlığın anlatıldığı cümleye “Bu nedir?”, “Bu şey nedir?” sorusunu yönelttiğimizde yanıt alabiliyorsak bu cümle bir tanım cümlesidir. Tanım Cümlesi Örnekleri * […]...
Doğrudan Anlatım ve Dolaylı Anlatımlı Yargılar Doğrudan Anlatım Nedir? Bir başkasının söylediği bir cümleyi şekilsel olarak herhangi bir değişiklik yapmadan, kişinin dile getirdiği veya sözün söylendiği şekilde, bire bir olduğu gibi (doğrudan, direkt) aktaran cümlelere “doğrudan anlatımlı cümleler” adı verilir. Bu tür cümlelerin paragraflar anlatım biçimleri içerisinde kullanılmasıyla düşünceyi geliştirme yollarından “alıntılama” veya “tanık gösterme” […]...
(1894-1978) Edebiyat tarihçisi, yazar. Rodos’da doğdu. İlköğrenimini Edirne llkokulu’nda, orta öğrenimini Mülkiye Rüştiyesi ve Konya Lisesi’nde, yüksek öğrenimini de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde yaptı (1919). Kurucusu olduğu Özel İstiklâl Lisesi’nde öğretmenlik ve idarecilik, Gazi Eğitim Enstitüsü’nde öğretmenlik, Aydın milletvekilliği (1940-1946), TDK Genel Yazmanlığı (1951-1960) ve Başkanlığı (1963-1966) yaptı. Ankara’da öldü. Yazı hayatına Konya’da Babalık gazetesinde […]...
Hikâye ve roman yazan, şâir. Polatlı’ya bağlı Ömerler Köyü’nde doğdu. İlk eğitimini Beypazarı’nda yaptı. Daha sonra Çifteler Köy Enstitüsü (1943) ve Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü’nü bitirdi. Çeşitli okullarda öğretmenlik yaptı. Günümüz yazarlarındandır. İlk şiir ve hikâyelerini Köy Enstitüleri Dergisi’nde yayınladı (1945-1946). 1948-1950 yılları arasında Yücel, Varlık, Edebiyat Dünyası, Fikirler, İmece, Yeni Ufuklar vs. gibi […]...
OTLAKÇI (Memduh Şevket ESENDAL) — Efendim, tütün tabakasını ortada unutmaya gelmiyor, insafsız herif, tütünün ne kadar saçak yeri varsa içti, tozlan bana kaldı. Çok otlakçı gördüm ama böylesine hiç rasgelmedimdi. Bizim rahmetli llhâmi de otlakçı idi ama hiç olmazsa bir inceliği vardı, adamı eğlendirirdi.Karşınıza oturdu mu, gözleri ile tütün paketini arar, sokulur, tabakayı, cebime koyanm, […]...
Memduh Sevket Esendal, Ayaşlı ve Kiracıları romanında, Cumhuriyet sonrası Ankara’sında bir apartmanın dokuz dairesinde oturanların günlük yaşamlarından kesitler verir. Ankara’nın kuruluş yıllarında, yıkılan bir düzenden yeni bir toplum düzenine geçmenin sarsıntıları arasında bocalayan “Küçük adam”ların yaşantılarını dile getirir. Roman yeni yapılmış büyük bir apartmanın dokuz odalı, oda oda kiraya verilen bir katında geçer. Burası, Ayaşlı […]...
Mehmet Fuat Köprülü Hayatı Biyografisi Edebi Kişiliği ve Eserleri Hakkında Kısaca Özet Bilgi (1890-1966): İstanbul’da doğdu. Ayasofya Merkez Rüştiyesini ve Mercan İdadisini bitirdi. Mekteb-i Hukukta (Hukuk Fakültesi) başladığı yükseköğrenimini yarıda bırakarak edebiyat ve tarih alanlarına yöneldi. Fransızca öğrendi, Batı edebiyatını yakından takip etti. Çeşitli okullarda Türkçe ve edebiyat dersleri okuttu. Edebiyat Fakültesi dekanlığı yaptı. Atatürk’ün […]...
KİTABIN KONUSU: Mavnacılıkla uğraşan bir gencin yaşam kavgası, bu sırada başına gelen olaylar ve toplumun değişimi.KİTABIN ÖZETİ: Serin bir sonbahar akşamıdır.Eski köprüden geçerken parmaklığın kenarında yığılmış bir kalabalık görür.Kalabalık mavnaları seyreder.Mavnacılar ise ellerindeki kancalarıyla öteye beriye dayanarak ve birbirine bağırarak çıkmaya çalışırlar;fakat bir yandan iskeleye yanaşmaya çalışanşirket vapurları,bir yandan da akıntı onlara engel olur.Onların bu […]...
Nurullah Ataç (1898-1957): İstanbul’da doğdu. Asıl adı Ali Nurullah Ata’dır. Galatasaray Lisesinde okuduktan sonra bir süre eğitim için İsviçre’de bulundu. İstanbul’a döndüğünde Darülfünunda edebiyat eğitimi aldı. Liselerde Fransızca, edebiyat ve sanat tarihi dersleri okuttu. Memuriyet görevinde bulundu, okutmanlık ve çevirmenlik yaptı, gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Eleştiri, deneme, günlük gibi türlerde eserler veren ve bu […]...
1) KİTABIN KONUSU: Ateşten Gömlek İzmir’in işgali üzerine şehri kurtarmaya amaçlayan milli mücadele hareketlerinin hedeflerine nasıl ulaştığını anlatıyor. 2) KİTABIN ÖZETİ: Dışişleri bakanlığı memurlarından Peyami, zengin bir ailenin oğludur. Peyami’nin yakını Cemal, Birinci Dünya Savaşı’na katılmış, savaşta yaralanmış bir subaydır. Cemal, Peyami’yi Binbaşı İhsan ile tanıştırır. Peyami, Cemal ve İhsan sık sık buluşarak memleketin içinde […]...
İş, oluş veya durum bildiren sözcüklere fiil denir. Fiiller yalın hâldeyken mastar ekini (-mek, -mak) alır: koş-(mak), gül-(mek), ara-(mak), uyu-(mak). Cümlede kullanılırken mastar eki kullanılmaz. Aşağıdaki cümlede altı çizili kelimeler fiil görevindedir. Örnek: Kan Turalı der. Oğuz beylerini ağırladı. ANLAMINA GÖRE FİİLLER Fiiller anlam bakımından üçe ayrılır: a) İş (Kılış) Fiilleri Yapılan işten etkilenen bir […]...
KEREM İLE ASLI Şiraz Şahı Süruri Şah ile bunun musahipi Yehud adlı Keşiş’in çocukları olmaz. İkisi birer hırka giyip seyahate çıkarlar. Yolda bir Derviş’le karşılaşırlar; Derviş Şah’a selâm durur ve adı ile hitab eden Şah, onun kerametine hükmedip derdini açar. Derviş, bir elmayı ikiye bölüp yarısını Şah’a yarısını Keşiş’e verir; bu elmaları evde karılarıyla bölüşüp […]...
Günlük (günce); kişilerin yaşadıkları olayları, olaylarla ilgili duygu, düşünce ve izlenimlerini, hayallerini günü gününe tarih belirterek yazdıkları yazı türüdür. Günlük türünün divan edebiyatındaki karşılığı ruznamedir. Öğretici metinler içinde yer alan günlükler; yazarın iç dünyasını, yaşadıklarını, tanık olduğu olayları yansıtır. Bilim, sanat ve siyaset alanındaki tanınmış kişilerin günlükleri tarihî olayların aydınlatılmasına yardımcı olur. Günlükler, genellikle yazarın […]...
Tanzimattan 1950’lere kadarki Türk romanımızın ana sorununu batılılaşma oluşturuyordu. Yazarlarımız içinde bulunduğu toplumun aynası olmaya çalışmıyor, toplumu sorgulamıyorlardı. Buradan da anlaşılacağı üzere halk, ezilen köylü, işçi sınıfını konu alan eserlere 1950’li yıllardan sonra görebiliyoruz. İşte Kuyucaklı Yusuf bu konuları içine alan onları inceleyen ilk kitap olması dolayısıyla önemlidir. Kuyucaklı Yusuf’ta bir yanda eşraf bürokrasi, zengin […]...
Bulgarlar Bulgarlar X. yüzyılda İdil (Volga) çevresinde devlet kurmuşlardır. İdil ismi Türkler tarafından söylenmiştir ve su anlamına gelmektedir. Bulgarlar Müslüman olmadan önce Gök Tanrı inancına bağlıydılar. IX. yüzyılın sonlarına doğru Türkistan ve diğer Müslüman devletlerden gelen tüccarların etkisi ile bölgede İslamiyet yayılmaya başlamış ve 920’lerde İdil Bulgarları Müslüman olmuşlardır. Ziraat ve […]...
Dünyanın en küçük ülkesi: Vatikan Vatikan, 1929 yılında katolik kilisesi ile İtalya hükümeti arasındaki anlaşmazlıkların sona ermesiyle kurulmuş bir mikro devlettir. Sadece 0,44 km2 yüzölçümü ile çevresi tamamen İtalya’nın Roma şehri tarafından sarılmıştır. Türkiye’nin en küçük ilçesi olan İstanbul’un Adalar ilçesi bile Vatikan’dan 37 kat daha büyüktür. Dünyanın en geniş ülkesi: Rusya–10.610.083 km² Rusya, dünyanın […]...