Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatında Tenkit

Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatında Tenkit

Batılı anlamda eleştiri, Tanzimat’la birlikte edebiyatımıza kazandırılmıştır. Yeni edebiyatımızı modernleştirmeyi amaçlayan sanatçılar, eski edebiyatı yıkmaya ve yerine yenisini yerleştirmeye çalışarak çalışmalarını bu yönde yoğunlaştırmışlardır. Bu türün öncüsü Namık Kemal’dir. İlk eleştiri yazısı: Lisan-ı Osmani’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazat-ı Şamil’dir. (Namık Kemal) İlk eleştiri eseri: Tahrib-i Harabat (Namık Kemal)

Tanzimat döneminde edebî tenkit anlayışı, Şinasi’nin Tercümân-ı Ahvâl ve Tasvir’deki ilk yazılarına kadar uzanır. Ziya Paşa’nın Şiir ve İnşâ makalesi ile Harâbât ön sözü, Nâmık Kemal’in Tasvir-i Efkâr’daki yazıları, Harâbât’ı tenkit etmek için yazılan Tahrîb-i Harâbât ve Tâkip adlı eserleri, Celâl Ön Sözü (Mukaddime-i Celâl) tenkit konusunda önem taşır. Ayrıca Ahmet Mithat Efendi’nin, Beşir Fuat’ın ve Nabizade Nazım’ın edebî tenkit hakkındaki görüşleri dikkate değerdir.

Türk edebiyatında Batılı anlamdaki eleştiri Tanzimat Edebiyatı Dönemi’yle başlamıştır. Bu dönemde başlangıçta bir yönteme dayanmayan, bir dönemi veya eser sahibini (onun düşüncesini) yerme anlayışıyla eleştiriler yazılmışsa da zamanla olgun örneklere ulaşılmıştır. Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa, Recaizade Mahmut Ekrem, Mizancı Murat, Muallim Naci ve Beşir Fuat bu dönemde eleştiri türünde öne çıkan isimlerdir. Namık Kemal’in Tahrib-i Harabat adlı eseri, Türk edebiyatında ilk eleştiri örneklerindendir.

Bu dönemin sonunda popüler olan asıl tenkit faaliyeti ise, Recaizade Ekrem ile Muallim Naci arasındaki eski-yeni tartışması çevresinde gelişir. Abes-muktebes kelimelerinin kafiye olup olmayacağı yolundaki münakaşalar ile tanınan bu nesil mücadelesi, etkileri zamanımıza kadar uzanan ‘‘edebiyatta eskilik yenilik” tartışmasının alevlenmesine sebep olur. Güzel, iyi ve faydalı eserler, eski de olsa yeni de olsa kıymetinden bir şey kaybetmez. Tanzimat’ın son yıllarındaki bu tartışma, eserin tartışılmasından daha çok şahısların tartışılmasına yönelmiştir. Bu sebepten bazı gereksiz polemiklerin yaşanmasına da sebep olmuştur. 1895 yılından sonra ortaya çıkan abes-muktebes tartışması, eski ile yeninin Ekrem ve Naci tarafında gruplanmış gibi gösterilmesi, zahirdeki sebepler olarak kabul edilir.

Tanzimat’taki gelişmelerle birlikte edebî ekoller veya gruplar da gelenekten farklı bakış açılarıyla incelenmeye başlanır. Tanzimat edebiyatında Şinasi, Ziya Paşa ve Namık Kemal’in “birinci nesli” oluşturduklarına dair yaygın bir kanaat vardır. Bu görüşün devamı olarak ikinci nesil ise “Ekrem, Hamit, Sezai Mektebi” olarak adlandırılır.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir