Tutunamayanlar Romanının Özeti

Tutunamayanlar Adlı Romanının Kısa Özeti Oğuz ATAY

Roman, genç bir gazetecinin yazdığı Sonun Başlangıcı adlı ön sözle başlar. Bu ön söze göre gazeteci, bir tren yolculuğu sırasında Turgut Özben adında bir mühendisle tanışır. Yolculuk süresince çok ilginç bulduğu bu mühendisle sohbet eder. Daha sonra gazeteci, bir yardım örgütünün sağladığı araştırma bursuyla iki yıl kadar Avrupa ülkelerinde dolaşır. Türkiye’ye döndüğünde masasının çekmecesinde büyük bir paket bulur. Bu paket kendisi Avrupa’ya gittikten kısa bir süre sonra gelmiş ve orada unutulup kalmıştır. Paketten bir mektup ve büyük bir kısmı elle yazılmış notlar çıkar. Mektup ve söz konusu notlar daha önce bir tren yolculuğunda tanıştığı Turgut Özben’den gelmiştir. Mektupta Turgut Özben, kendisinin kaybolmuş bir insan olduğunu belirtmiş ve gazeteciden bu notlarla mektubun bir bölümünü yayımlamasını istemiştir. Gazeteci de Turgut’un bu isteğini yerine getirir ve bu romanın metnini oluşturan notların yayımlanmasını sağlar.
Romanda asıl öykü Turgut’un evinde başlar. Turgut’un arkadaşı Selim Işık, Turgut’a bir mektup yazmış ve kendi hayatına son vermiştir. Bu olaya kadar öncelikleri para kazanmak ve rahat bir yaşam sürmek olan Turgut, Selim’in ölümünden sonra onun kişiliği ve hayata bakışı üzerinden kendini ve yaşamını sorgulamaya başlar. Üniversite yıllarında tanıştığı ve çok farklı bir kişiliği olan Selim’le yaşadıklarını ve aslında hep ona benzemek istediğini hatırlar.
Tutunamayanlar Romanının ilerleyen bölümlerinde Turgut’un Selim’i ölüme götüren nedenleri öğrenmek için onun kimlerle görüştüğünü, neler yaptığını araştırması anlatılır.
Turgut çalıştığı şirketin bir işi için Ankara’ya gider. Orada önce Selim’in arkadaşı Süleyman Kargı ile görüşür, ona Selim’in öldüğünü söyler. Bu habere çok üzülen Süleyman Kargı, Turgut’u evine davet eder. Birlikte Selim’in yazdığı şiiri ve bu şiirin açıklamalarını okurlar. Turgut bu yazılanlardan Selim’in derin bir mutsuzluk içinde olduğunu, çevresindeki insanların onu ne çok yaraladığını anlar.
Turgut, Süleyman’dan ayrıldıktan sonra Selim’in Ankara’daki bir başka arkadaşı olan Metin’le görüşür. Metin’e Selim’in öldüğünü söylemez. Bu arada Turgut’un öteki benini temsil eden, hayalî bir kişilik olan Olric ortaya çıkar. Turgut bu hayalî varlıkla iç dünyasında sürekli konuşur, sorgulamalara girer.
İstanbul’a dönen Turgut, Selim’in ölümünden aylar sonra onun Esat adında bir arkadaşıyla görüşür. Esat, Turgut’a Selim’i anlatır; onun okuduğu kitaplardan, duyarlı, kırılgan kişiliğinden söz eder.
Turgut, bir gün şantiyede çalışırken kendisini görmeye Günseli adında bir kadın gelir. Günseli, Selim’le ölümünden bir yıl kadar önce tanıştığını söyler. Selim’le yaşadıklarını anlatır. Selim’in, arkadaşları tarafından nasıl yalnız bırakıldığından; sevgisizlikten, ilgisizlikten, anlayışsızlıktan nasıl bunalıp hayata küstüğünden ve hastalandığından söz eder. Turgut, Selim’in eski arkadaşlarıyla görüştükçe onun farklı bir yönünü öğrenir. Selim’i tanıma sürecinde bir yandan da kendisini sorgulamaya, keşfetmeye başlar ve bu sorgulama ve keşfetme sürecini hızlandırmak için evini ve ailesini terk eder. Arabasıyla çıktığı yolculukta bir motelde mola verir ve sürekli yazmaya başlar. Daha sonra motelden ayrılır ve bir şehre gelir, bankaya uğrayarak bütün parasını çeker. Tren istasyonuna yakın bir yerde arabasını terk eder. Bir trenden inip bir başkasına binerek sürekli yolculuk yapmaya başlar.
Oğuz Atay
 

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir