Salur Kazan’ın Ejderhayı Öldürmesi Hikayesi

13. Hikaye Salur Kazan’ın Ejderhayı Öldürmesi Hakkında Kısaca Bilgi

Dede Korkut Kitabı‘nın bilinen iki yazmasından biri, Türk edebiyatının başyapıtlarından biri olarak kabul edilen ve Türk dilinin, edebiyatının, sanatının ve tarihinin kaynak kitaplarından biri olarak kullanılan eser, 1815 yılında Almanya’nın Dresden Kraliyet Kütüphanesi’nde keşfedildi. İkinci yazma ise Vatikan Kütüphanesi’nde 1952 yılında keşfedildi.

Dresden’de korunan yazma bir giriş ve on iki destan hikayesi içerirken, Vatikan’da korunan yazma bir giriş ve altı destan hikayesi içermektedir. İlk yazmanın keşfinden ve 1815’te H. F. von Diez tarafından akademik dünyaya tanıtılmasından bu yana, Dede Korkut Hikayeleri‘nin dilbilimsel, edebi, folklorik, sanatsal ve kültürel tarihsel yönleri üzerine birçok araştırma ve yayın yapılmıştır.

Gelecekte daha fazla araştırma ve yayınlar beklenmektedir. Bu akademik çalışmaların bir yandan sürdürüldüğü diğer yandan da bilinmeyen yazıtların ve yazarların hangi zaman ve neden bu yazmaları yazdıkları; sözlü kaynaklardan mı toplandığı yoksa başka bir kitaptan mı kopyalandığı gibi soruların cevapları araştırılmaktadır. Ayrıca Dede Korkut’a atfedilen Oğuz kahramanları hakkında daha fazla destan hikayesi olup olmadığı da tartışılmaktadır.

Bu soruların ortaya çıkmasının nedenlerinden biri, destan hikayelerinin herhangi birinde bir kahraman tanıtılırken sık sık kullanılan tekrarlayan övgülerdir. Bazı akademisyenler, bu övgülerin bazı diğer destan hikayelerinin işareti olduğuna inanmaktadır. Üç destan hikayesinin ana figürü olan Oğuz kahramanlarından biri olan Salur Kazan, birçok övgü ile tanıtılmaktadır.

Salur Kazan’ın Ejderhayı Öldürmesi Hikayesi Özeti

Kazan, Kayser Salur ayası ve diğer beylerle karlı dağlarda ava çıktıktan sonra, bir ulak on bin düşmanın geldiğini söyler. Kazan, daha sonra yirmi bin, otuz bin, kırk bin, elli bin, altmış bin, yetmiş bin, seksen bin ve doksan bin düşmanın geldiğini öğrenir, ancak hiçbir zaman korku hissetmez. En sonunda, yüz bin düşmanın geldiğini duyduğunda, abdest alır, namaz kılar ve Muhammed ve Ali’ye dua eder.

Sağdan saldırdığı kişiler arasında Bayındır Padişah için elçilik yapan Biçen Padişahı alt eden Han Afşar yer alırken, soldan saldırdığı kişiler arasında Demir Kapı Derbendi’ni tepip alan Kıyan Oğlu Deli Dündar bulunmaktadır. Ayrıca metinde, bu kişilerin bazı özellikleri de anlatılmaktadır, örneğin Han Afşar’ın bir avcı başı olduğu ve Kıyan Oğlu Deli Dündar’ın Tabasaran Sultanı olduğu belirtilmektedir.

Ulaş Oğlu Kazan adındaki bir asker, eski savaşlarından bahsederek zaferlerini anlatıyor. Bir gün ava çıkan Kazan, yalnız başına avlanmak isteyerek askerlerini geri gönderir. Ancak avda başarısız olur ve geri dönerken ordusunu sandığı ışıkların peşinden gider. Kazan’ın lalası Lala Kılbaş da onu takip eder.

Kazan, yedi yer evreninde meşale gibi yanan bir ejderhayla karşılaşır. Ejderha, kokusu ve tütüşüyle Kazan’ın korkusunu arttırır. Lala Kılbaş’a danışarak ejderha ile mücadele etmek mi yoksa kaçmak mı daha iyi olur diye sorar. Lala, Kazan’ın er yiğit olduğunu düşünerek ejderhanın üstüne gitmesini önerir. Kazan, er olmanın hilesiz bir mücadeleyi gerektirdiğine karar verir ve ejderhayı okuyla uyandırır.

Kazan, ejderha ile karşılaşır ve ejderhayı uyandırmak için ok atar. Uyanan ejderha Kazan’a saldırır ve Kazan, Allah’a yalvararak kurtuluş için dua eder. Allah’a yalvaranların mahrum kalmayacağına inanan Kazan için bir kaya oluşur ve Kazan, kalkanı ve mızrağı ile ejderha ile savaşır. Kalkanı, ejderhanın ağzına doğru yuvarlanmasına izin vermez ve Kazan, kayanın kuytu yerinde tutunarak ejderhaya karşı koymaya devam eder.

Kazan, ejderhaya karşı savaştı ve onu öldürdü. Ejderhanın kanı Kazan’ın bir gözünü kan çanağına çevirdi ama Kazan gözünü kendine namert olarak itham ederek, kılıcı ve oklarıyla ejderhayı öldürdü. Ejderhanın yedi başını kesip, ağzına hançerini, kılıcını ve bıçağını saplayarak üzerine oturdu. Lala Kılbaş yanlışlıkla Kazan’ın ejderha tarafından yutulduğunu düşündü ama aslında Kazan ejderhayı yendi ve yedi başını öldürdü.

Kazan, ejderhayı öldürdükten sonra, Lala en iyi ustaları bulup ejderhanın derisini yüzdürür. Kazan, ejderhanın derisinden giysi, silah ve aksesuarlar yaptırır. Padişah Bayındır’a gitmek için yola çıkar. Ancak insanların Kazan’ın ejderha olduğunu düşünmesi nedeniyle tepkiler alır. Padişah ise Kazan’ın iyi bir adam olduğuna inanır ve ona güvenir. Kara Budak da Kazan’ın karşısına çıkıp eğer ejderha olduysa kendisini yutmasını ister.

Kara Budak, Kazan’ın karşısına çıkıp ona ejderha olduğunu söyledi ve onunla bir söyleşi yapması gerektiğini söyledi. Kazan atından indi, Kara Budak’ın beline kılıcını bağladı ve Bayındır Padişah’a ejderhayı öldürdüğünü söyleyen Kara Budak’ın yanına gitti. İç Oğuz ve Dış Oğuz, Kazan’ı karşıladı ve Bayındır Padişah’ın yanına getirdiler. Kazan, Bayındır Padişah’ın ayaklarına kapanarak ejderhadan yapılmış bir gölgelik dikti ve Padişah’ı yedi gün boyunca konuk etti. Dedem Korkut, Kazan’ın eşsiz bir yiğit olduğunu söyler.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir