Hititler (Hitit Uygarlığı)

Hititler Uygarlığı

Hint-Avrupa kökenli olduğu kabul edilen ve günümüzde Hititler olarak adlandırılan bu yapı “Etiler” veya “Nesiler” olarak da bilinmektedir. Anadolu’ya Kafkaslar üzerinden göçlerle geldikleri kabul edilmektedir. Başkentleri Hattuşaş’tır. (Çorum-Boğazköy) Eski Devlet, Orta Krallık, Yeni Devlet (İmparatorluk Çağı) ve Geç Hitit Şehir Devletleri şeklinde dört dönemde varlık göstermişlerdir.

HİTİT BEYLİK DÖNEMİ: Hititler yaklaşık M. Ö. 2000’lerde Anadolu’ya göç ederek Hattiler üzerinde hâkimiyet kurmaya başlamışlardır. Bu dönemde günümüz Kayseri havzasında yer alan Kaniş bölgesini hakimiyetleri altına alan Nesiler Kuşşara’yı kendilerine merkez yapmışlardır. Beylik evresi olarak adlandırılan bu dönemde Pampa, Piyusti ve Pithana gibi krallar eliyle idare edilen Nesilerin başına en sonunda Kuşşara Kralı Pithana’nın oğlu Anitta geçmiştir. MÖ 1700’lerde Hattiler üzerine büyük bir sefere çıkan Kuşşara Kralı Anitta, Hatti Kralı Pijusti’yi ağır bir yenilgiye uğratmış ve Hattuşaş’ı tahrip etmiştir.

HİTİT ESKİ DEVLET DÖNEMİ: Devletin bilinen ilk hükümdarı I. Labarna’dır. MÖ 1680 ve 1650 yılları arasında hüküm süren I. Labarna Eski Hitit Krallığı’nın geleneksel kurucusu kabul edilir. Labarna ismi daha sonraki dönemlerde Hitit kralları tarafından bir unvan gibi kullanılmaya başlanmıştır. I. Labarna’nın ardından Hititlerin başına I. Hattuşili geçmiş, MÖ 1650-1620 yılları arasında hüküm süren I. Hattuşili döneminde devlet merkezi Hattuşaş’a taşınmıştır.

Bu dönemde Anadolu’nun bir diğer yapısı olan Hurriler’e karşı mücadeleye başlayan I. Hattuşili Kuzey Suriye bölgesinde hâkimiyet sağlamaya çalışmıştır. I. Hattuşili’nin ardından devletin başına geçen I. Murşili (M. Ö. 1620-M. Ö. 1590) döneminde bölgedeki gücünü artıran Hititler en sonunda Babil’e kadar sokularak M. Ö. 1594’de I. Babil Devleti’ni ortadan kaldırmışlardır. I. Murşili’den sonra devletin başına sırasıyla I. Hantili, I. Zidanza, Ammuna (ş), Huzziya (ş) ve Telepinu (ş) geçmiştir.

HİTİT ORTA KRALLIK DÖNEMİ: Alluwamna, Tahurvaili, II. Hantili, II. Zidanza, II. Huzzia, I. Muvattalli gibi kralların iş başına geldiği bu dönemde siyasi anlamda en büyük gelişme “Mitanni Göçleri” olmuştur. Zagros Dağları üzerinden Anadolu’ya giren Hint Avrupa kökenli Mitanniler Kuzey Suriye ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan Hurriler’i egemenlikleri altına alarak güçlü bir Hurri-Mitanni yapısı oluşturmuşlardır.

İki tekerlekli harp arabalarını kullandıkları bilinen Mitanniler kısa süre içinde Hititler üzerinde baskı kurmaya başlamış ve Kuzey Suriye hâkimiyetini Hititlerden almışlardır. M. Ö. 1500- M. Ö. 1300 yılları arasında varlık gösteren Mitanniler kendilerine başkent olarak Waşşuganni’yi (Urfa-Ceylanpınar) seçmişlerdir.

HİTİT YENİ DEVLET (İMPARATORLUK) DÖNEMİ: Mitanni Göçlerinin etkisiyle Orta Krallık dönemi boyunca güç kaybeden Hititler 14. Yüzyıl başlarıyla birlikte yeniden toparlanmaya başlamışlardır. Yaklaşık olarak MÖ 1380’le birlikte I. Şuppiluliuma’nın kral olmasıyla birlikte Hititler gerçek manada imparatorluk karakterine ulaşmışlardır. Bu dönemde Büyük Hitit İmparatorluğu en parlak dönemini yaşamış ve eski başkent Hattuşaş’ın savunması güçlendirilmiştir. I. Şuppiluliuma ülkenin dört bir yandan saldırıya uğramasıyla küçülen devleti yeniden toparlamış, Yakındoğu’nun en büyük devleti durumuna getirmiştir.

hititler uygarlığı medeniyeti

Hitit Uygarlığı Özellikleri Nelerdir

* Anadolu’da “Hititlerden önce” Hattiler dönemi olduğu bilinmektedir. (MÖ 2000 – MÖ 700 )
* Hititler, MÖ XIX. yüzyıldan itibaren Anadolu’da siyasal güç olarak belirmişlerdir.
* ilk güçlü kralları Labarnaş olup başkentleri Hattuşaş (Çorum)’tır.
* Kızılırmak yayı içerisinde küçük şehir devletleri şeklinde kurulup MÖ 1900’lerde Anadolu’da ilk merkezi krallığı kurmuşlardır.

* Hitit ordusu piyadelerden ve savaş arabalarından oluşur. Devamlı ve düzenli ordu mevcuttur.
* Devlet yönetimi : Kral – Tavananna (Kraliçe) – Pankuş Meclisi şeklinde 3’lü sistem halindedir.
* I. Hitit Kralı Talepinuş zamanında, kral öldüğünde tahta kimin geçeceği konusunda düzenlemeler yapılarak taht kavgalarının önlenmesi amaçlanmıştır.
* II. ilk başlarda feodal beyliklerin olduğu Hitit Devletinde merkezi devlet anlayışı doğrultusunda feodal beyliklere son verilmiştir.

* III. Kralların zaferlerinin yanında yenilgilerini de Anal denilen yıllıklara yazmaları, “tarafsız tarih yazıcılığına” ilk örnektir.
* Çok tanrılı dinlere inanmışlardır. (Hitit ülkesine Bin Tanrı İli denir.)
* Kanunları insani niteliktedir. Cezalar bedel ödemeyle kaldırılabilirdi. Bir köle, bedelini ödediğinde özgürlüğüne kavuşabilmiş; soylu kişilerle evlenebilme imkanı bulabilmiştir,
* Çivi yazısı ve kendilerine ait ilk hiyeroglif yazısını kullanmışlardır.
* Tarım ve hayvancılığa önem vermişlerdir, o Anadolu’da heykel, kabartma ve el sanatlarında ileri gitmişlerdir.

* Asker ve ticaret bakımından verimli Suriye toprakları için (MÖ 1296-1280 arası) Mısırlılar ile savaşmışlardır,
* “Kadeş Savaşı” olarak bilinen bu savaşın ardından tarihte bilinen ilk yazılı antlaşma olan “Kadeş Antlaşması’nı yapmışlardır. Kadeş Antlaşması’nda Tavananna Pudahepa’nın mührünün olması Hititlerde kadınların siyasal hakka sahip olduğunu gösterir.

MÖ 2000’li yıllarda Kafkaslardan Anadolu’ya gelerek Kızılırmak havzasına yerleşen Hititlerin başkenti bugünkü Çorum yakınlarındaki Hattuşaş (Boğazköy)’dır. Anadolu medeniyetinin temelini oluşturan Hititler önce Asurluların sonra Perslerin hâkimiyetleri altında kalarak tarih sahnesinden silinmişlerdir. Eski Devlet, Yeni Devlet ve Geç Hitit Şehir Devletleri şeklinde örgütlenmişlerdir. Devletin başında kral (Labarna) bulunmaktaydı.

Kral, başrahip, başyargıç ve başkomutan olarak da bilinmekteydi. Devletin yönetiminde krala yardımcı olan Pankuş Meclisi bulunmaktaydı. Ayrıca Tavananna adı verilen kraliçe devlet yönetiminde kraldan sonra en yetkili kişiydi. Merkezi otoritenin güçlü olduğu Hititlerde eyaletler merkezden gönderilen valiler tarafından idare edilmiştir. Eli silah tutan erkeklerin asker sayıldığı, ordu millet anlayışının güçlü olduğu bu medeniyetin sürekli orduları bulunmaktaydı.

Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra Hitit kültürü, Güneydoğu Anadolu’da ve Kuzey Suriye’de kurulan geç Hitit şehir devletlerinde yaşamaya devam etmiştir. Bu devletler, MÖ VIII. yüzyılda Asurlular tarafından fethedilmiştir. Mısır Uygarlığı ile Suriye toprakları için MÖ 1296’da Kadeş Savaşı’nı yapmış ve ardından tarihte bilinen ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması’nı MÖ 1280’de imzalamışlardır. Mülkiyet, fidye, evlenme, boşanma gibi konuların yer aldığı ilk medeni kanunları yapmışlardır. Sosyal sınıflaşmanın olduğu bilinmektedir.

Tarım ve hayvancılılık ile uğraşan Hitit medeniyetinde toprağa dayalı bir sistem olan tımar sisteminin ilk kez uygulandığı bilinmektedir. Hitit uygarlığı her yıl başlarından geçen olayları tamamen objektif bir bakışla kaleme almışlardır. Kaleme alınan bu yıllıklara anal yıllıkları denilmiştir. Hititlerin objektif olmalarında inançları etkili olmuştur. Çünkü onlar öldüklerinde Tanrılarına hesap vereceklerini düşünüyorlardı.

Dinî inanış olarak çok tanrılı bir inanç sistemi vardır. Tanıdıkları bütün medeniyetlerin Tanrılarına inandıkları için dönemlerinde Anadolu “Bin Tanrılı İl” olarak anılmaktadır. Çivi ve hiyeroglif yazıyı kullanmışlardır. Heykel ve kabartma sanatında ilerlemişlerdir. Günümüze ulaşan Yazılıkaya ve İvriz kabartmaları önemli eserleridir. Kumarbi Destanı Hititler’e aittir

Hititlerde Hukuk

Hititler kendilerine özgü bir şekilde oluşturdukları kanunlarıyla toplum düzenini sağlamaya çalışmışlardır. Özellikle “Medeni Hukuk” alanında büyük gelişme kaydeden Hititler bu anlamda evlilikleri “evlilik sözleşmelerine” dayandırmak suretiyle aile müessesini korumaya çalışmışlardır. Buradan hareketle tarihte ilk defa aile hukukunun Hititlerde doğduğu söylenebilir.

Halk arasında yaygın olarak tek eşliliğin (monogami) görüldüğü Hitit toplumunda sarayda çok eşliliğe (poligami) yer verilmiştir. Hitit hukukunda kadınlara da boşanma hakkı verilirken nafaka hakkı da tanınmıştır. Evliliklerin yapılmasında erkek kız tarafına “Kuşata” adı verilen başlık parasını verirken, kızın babası da kurulacak evlilik için “İvaru” adı verilen bir çeyiz yardımında bulunmuştur.

Hitit hukukuna göre evlenmeden vazgeçen erkeğin verdiği “kuşata” yandığı gibi, boşanma durumunda da çocuklardan biri kadına bırakılmıştır. Hititlerde idam ve hapis cezası pek uygulanmamıştır. Genellikle tazminat cezaları uygulanmıştır.

Urukagina Kanunları (Yasaları)

Urukagina halkın huzursuzluğunu gidermek ve yolsuzlukları engellemek amacıyla yayınladığı kanunname tarihte bilinen ilk yazılı kanunlardır. Urukagina Kanunları fidye ve bedel esasına dayanmaktadır. Kanun maddelerinde mülkiyet hakkı ve vergi affı, fiyat ayarlaması gibi konulara yer verilmiştir.

Hititlerde Devlet Yönetimi Anlayışı

Krallıkla idare edilen Hititler’de merkezi krala “Tabarna” denilmiştir. Feodal bir yapı arz eden Hititlerde devlet bazı küçük feodal krallıklardan meydana gelmiştir. Bu feodal krallıklar merkez krala bağlı olarak Tabarna’nın “Vasal’ı” olmuşlardır. Bu Vasal Krallıklar her yıl Tabarna’ya belli oranda vergi ödemekle birlikte, savaş zamanlarında asker yardımında da bulunmuşlardır.

Devlet idaresinde en etkin güç olan kral geniş yetkilerle donanmış olup kral; aynı zamanda Başkomutan, Başyargıç ve Başrahip olarak kabul edilmiştir. Devlet yönetimde krala danışma meclisi olarak yardım eden “Pankuş” adı verilen bir mecliste yardımcı olmuştur. Hititlerde Pankuş adı verilen bu meclisin yanı sıra “Tuliya” adı verilen bir başka krallık meclisi de görev almıştır. Öte yandan “Tavananna” adı verilen kraliçede kraldan sonra en yetkili kişi olmuştur.

Tavanannalar kralların anneleri olup; yaşayan kralın eşine ise “Şakuvaşşar” denilmiştir. Anne Tavananna’nın ölümü sonrası bu makama kralın eşi yükselmiştir. Gerek Pankuş Meclisi gerekse Tavananna kralın yetkisini kısıtlayan unsurlar olmuştur. Pankuş Meclisi’nden hareketle Anadolu’nun ilk “meşruti” yapısı Hititler kabul edilmektedir.

Kral: Baş yönetici, başkomutan, başrahiptir.
Tavananna: Kraldan sonra en yetkili güçtür. Kocasının ölümüyle yerini almıştır. Dini vazifeleri ağırlıktadır.

Pankuş: Soylulardan oluşur. Yetkileri fazla olup prens ataması, Kral ve Kraliçe’nin yargılanması, Kral’ın yetkilerinin kısıtlanması gibi hakları zaman zaman kullanmıştır.

Hititlerde Din ve İnanış

Çok tanrılı (politeist) bir inancın görüldüğü Hititler’de en büyük tanrıları Teşup (Gök Tanrısı) ve karısı Hepat (Güven Tanrıçası) oluşturmuştur. Bu iki büyük tanrının yanı sıra Akıl ve bilgelik tanrısı Aya, Ay tanrısı Kaşgu, Büyü tanrıçası Katahzipuri, Savaş tanrısı Wurunkatte de tanrıları arasında yer almaktadır.

Hititler sadece kendi tanrılarını değil Anadolu’nun birçok tanrısını da tanrı topluluklarına (Panteon) almışlardır. Bu durum onların “Bin Tanrı İli” olarak adlandırılmalarında en temel dayanak olarak görülmektedir. Tanrılarının insan biçiminde olduğuna inanan Hititler, onları insan şeklinde de tasvirlere büründürmüş kabartmalarını ve heykellerini yapmışlardır.

Hitit Kralları tanrılara hesap verecekleri düşüncesiyle dönemlerinde yaşanan olayları “Anal” adı verilen yıllıklara tabletlere yazdırmışlardır. Anallar yazılırken yaşanan olaylar olduğu gibi aktarıldığından Analların ilk tarafsız bir tarih yazıcılığı örneği olduğu kabul edilmektedir.

Ekonomik ve Sosyal Yapı

Hitit toplumun en temel geçimini tarım ve hayvancılık faaliyetleri oluşturmuştur. Yaygın kabul üzere ülke toprakları tanrının kabul edilirken tanrı bu toprakların kullanım hakkını krala vermiştir. Tanrı adına toprakların sahibi olan Hitit kralları da bu büyük topraklar üzerinde daha sonra İslam ve Türk-İslam medeniyetlerinde yaygın olarak görülecek olan Tımar-İkta sisteminin ilkel uygulaması şeklinde “Şahhan” adı verilen bir sistemi uygulamıştır.

Bu sistem gereğince prensler ve vassal krallıklar asker besleme karşılığında toprak sahibi olmuşlardır. Hititlerde toplum, soylular, rahipler, hürler, namralar (hürlerle köleler arasındaki sınıf) ve kölelerden oluşmuştur. Eskiçağ’da kölelere mülkiyet hakkı tanıyan tek toplum Hititler olmuştur.

Yazı, Dil ve Edebiyat

Hititlerde hem çivi yazısı hem de hiyeroglif yazısı kullanılmıştır. Bu anlamda Anadolu’da her iki yazıyı birden ilk kullanan devlet Hititler olmuştur. Hititlerde resmi diplomatik yazışmalar ve saray arşivleri Asur çivi yazısıyla yazılırken kayalardaki kabartmalar ve yazıtlar için Hiyeroglif denilen yazı kullanılmıştır. Dil olarak ise bugüne kadar bilinen en eski Hint-Avrupa dili olan Hititçe konuşulmuştur.

Hititçenin yanı sıra Luvice, Palaca ve Hurrice de Hitit İmparatorluğunda konuşulan diğer dilleri oluşturmuştur. Hitit çivi yazısı Friedrich Hrozny tarafından 1915’te çözülmüştür. Hitit hiyeroglif yazısının 1940’lı yıllarda başlayan çözülmesinde ise Helmuth Theodor Bossert ve Halet Çambel’in büyük katkısı olmuştur. Bir sözlü edebiyat ürünü olarak Hurri kökenli olan “Kumarbi Efsanesi” Hititler’e atfedilmektedir.

Ordu

Özellikle Yeni Devlet dönemiyle birlikte bir imparatorluk karakterine ulaşan Hititler’de orduya büyük önem verilmiştir. ‹ Eli silah tutan herkesin asker olarak kabul edildiği Hititlerde ordu genellikle piyade askerlerden oluşmuştur. Öte yandan “uzun araba” adı verilen dört tekerlekli öküz arabalarıyla savaş levazımı nakledilmiştir.

Sanat

Hitiler özellikle kabartma sanatında büyük gelişme kaydetmişlerdir. Orthostat adı verilen kaya kabartmacılığında eşsiz eserler veren Hititler özellikle tanrılarını kayalar üzerine kabartmışlardır. Öte yandan riton (sunu kapları) alanında da birçok eser vermişlerdir. En temel Hitit eserleri arasında; – Yazılıkaya 12 Tanrı Kabartması – Alacahöyük Sfenksli Kapı – İvriz Kabartması Hititler’de yaygın olan kapı kültüründe kapıların altlarında “Potern” adı verilen birer gizli tünel geçide de yer verilmiştir. – Aslanlı Kapı – Kral Kapısı – İnandık Vazosu – Yer Kapı – Bitik Vazosu – Hüseyindede Vazosu yer almaktadır.

HİTİTLER ile MISIRLILARIN İLİŞKİLERİ

Mısır Firavunu Tuthankamon’un ölümü üzerine Mısır Kraliçesi Anhesenamen I. Şuppiluliuma’ya bir mektup yazarak “Kocam öldü. Bir oğlum da yoktur. Senin ise birçok oğlun olduğunu söylüyorlar. Eğer sen oğullarından birini bana verirsen o kocam olabilir. Hiçbir surette bir kölemi alıp; onu kocam yapmak istemem. Korkuyorum” demiştir. Bunun üzerine I. Şuppiluliuma oğullarından Zanzanza’yı Mısır’a gitmek üzere yola çıkarsa da; Zanzanza Mısır’a ulaşmadan kraliçenin düşmanları tarafından öldürülmüştür.

Buna hiddetlenen I. Şuppiluliuma Mısır üzerine sefere çıkmış; başarıyla sonuçlanan sefer sonunda birçok Mısırlı esirle ve ganimetle geri dönmüştür. Ancak getirilen esirler arasında yayılan veba salgını kısa sürede Anadolu’da da baş göstermiş; başta I. Şuppiluliuma olmak üzere yüzlerce Hititlinin ölmesine neden olmuştur. Bu dönemde başlayan Hitit-Mısır mücadelesi dünyanın bilinen ilk yazılı antlaşması olan Kadeş Antlaşması imzalanana kadar devam etmiştir.

I. Şuppiluliuma’nın ardından devletin başına sırasıyla II. Arnuvanda, II. Murşili ve II. Muvattalli geçmiştir. II. Muvattalli döneminde Kuzey Suriye hâkimiyeti adına Mısır ile toplam 16 yıl sürecek olan Kadeş Savaşı yaşanmıştır. Savaşın ardından Hitit Kralı III. Hattuşili ile Mısır Firavunu II. Ramses arasında M. Ö. 1280’de tarihte bilinen ilk yazılı antlaşma olan Kadeş Antlaşması imzalanmıştır.

III. Hattuşili’nin ardından Hititlerin başına sırasıyla IV. Tuthalya, Kurunta, III. Arnuvanda ve II. Şuppiluliuma geçmiş, bu dönemde devlet sürekli gerilemiştir. II. Şuppiluliuma döneminde ülkede büyük bir kıtlık baş göstermiştir. Öte yandan bu dönemde Hititlerin kabul edilen bir donanma Kıbrıslıları yenilgiye uğratmıştır, bu olay tarihte kaydedilmiş ilk deniz muharebesi olarak kabul edilmektedir. II. Şuppiluliuma’nın hükümdarlığı devam ederken yaşanan Ege Göçleri (Deniz Kavimleri Göçü) neticesinde Hititler yıkılış sürecine girmişlerdir.

KADEŞ ANTLAŞMASI (MÖ. 1280)

Orijinali Akad dilinde yazılmış olan antlaşmanın Mısır ve Hititçe kopyaları da bulunmaktadır. Antlaşma metni ilk olarak 1906’da Hattuşaş (Boğazköy) da bulunmuştur. Antlaşma metninde “Mısır ülkesi kralı, büyük kral, kahraman Mısır ülkesi kralı, büyük kral, kahraman “Remasesamai Amana’nın” (II. Ramses), Hatti ülkesinin büyük kralı Hattuşili ile dostluklarının, kardeşliklerinin ve büyük krallıklarının devamı için yaptıkları antlaşmadır. ” denmektedir.

Antlaşmaya göre; İki ülkeden birine iç veya dış yapılacak her türlü saldırıda ülkeler birbirlerine yardım gönderecek “Mısır’dan Hatti ülkesine veya Hatti ülkesinden Mısır’a kaçan-sığınan kişiler kendi ülkelerine iade edilecek ancak bu kişiler şiddetle cezalandırılmayacak Kuzey Suriye bölgesi Hititler’e kalacak ifadeleri yer bulmuştur.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir