19'uncu Yüzyıl'dan 1980'lere kadar Türkiye'de yayınlanan edebiyat dergileri, yayınlanma ve kapanış tarihleriyle yayıncılarının adları: 19'UNCU YÜZYIL: SERVET-İ FÜNUN DERGİSİ 27 Mart 1891-25 Mayıs 1944 2461 sayı MÜTAREKE YILLARI: EDEBİYAT-I UMUMİYE MECMUASI 1916 4 Kasım-1919 8 Mart 110 sayı, Celal Nuri İleri NEDİM 1918 ŞAİR 1919 BÜYÜK MECMUA 1919 DERGAH 16 Nisan 1921'den başlayarak 15 günde bir 42 sayı CUMHURİYET SONRASI GÜNEŞ 1927 15 günlük 17 sayı Orhan Seyfi Orhon MEŞALE 1928 8 sayı Kenan Hulusi Koray 1930-1940 AĞAÇ 1936 17 sayı Necip Fazıl Kısakürek ANAYURT 1933 8 sayı Faruk Nafiz Çamlıbel ARAMAK 1939 Nisan-1940 ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z ZEYL: Divan edebiyatında bir yapıtı tamamlamak için yazılan bölüme ya da yapıta verilen ad. Zeyl, bir yapıtın yazarınca yazılabileceği gibi, başka bir yazar tarafından da yazılabilirdi. Özellikle İslami bilimlerde yazılan zeyller başlıbaşına bir yapıt niteliği taşır. A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P ......
Yazı Dili – Konuşma Dili: Yazı dili, bir ülkede konuşulan şive ya da ağızlar içinden yaygınlaşıp egemen olan ortak dilin yazışmalarda kullanılması, bilim ve sanat yapıtlarının bu ortak dille yazılması sonucu ortaya çıkan yazılı dildir. Günümüz Türkçesinde İstanbul ağzına dayanan yazılı dil hem ortak dildir, hem de Türk yazı ve edebiyat dilidir. Genelde yazı dili ve edebi dil kavramları eşanlamlı kullanılmaktadır. “Türk yazı dili” denildiğinde, ilk yazılı ürünleri 8. Yüzyıla uzanan, Asya ve Anadolu’da günümüze kadar sayısız yapıt bırakmış bir dil anlaşılır. Günümüze ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Varuşçuluk: İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Fransız yazar J. P. Sartre'ın kurucusu ve kuramcısı olduğu edebiyat ve felsefe akımı. Varsağı: Koşma türünün kendine özgü bir ezgiyle söylenen biçimine verilen ad. Güney Anadolu bölgesinde Varsak Türkleri'nce söylendiği için bu adı almıştır. VECİZE Söyleyeni belli, kısa, anlamlı söz. Özdeyiş diye de bilinir. Bireysem ya da toplumsal bir ilke, bir ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Üç Birlik Kuralı: Trajedi'nin oluşmasını sağlayan kurallara verilen addır. Yer, zaman ve konu birliğini içerir. Ünlem: Söyleyenin duygusal tepkisini dile getiren; korku, sevinç, şaşkınlık, acıma gibi duygularla birlikte çağrı, buyruk, yasaklama bildirerek bir başına cümle oluşturan sözcüklere verilen addır. (Haydi!, Ey!, Vay! vb.) Ünlü Uyumu: Bir sözcüğün yapısı içinde yer alan bir ünlünün etkisiyle öteki ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Ulama: Bir sözcüğün son sesiyle onun ardından gelen sözcüğün önsesinin kaynaşmasına yol açan birleştirme. Uyak: Sözcük ve eklerin son heceleri ya da en az iki dizenin sonunda yinelenen ses benzerliği. Uyarlama: Yabancı dilden çevrilen bir metni, çevrildiği dili kullanan toplumun yaşam koşullarına, töre ve geleneklerine uydurma işi. Uzun Hece: Arapça ve Farsça'dan dilimize geçen sözcüklerde görülen, ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z TA’KİD İfadeye açıklık getirememe, anlatamama halidir. İkiye ayrılır. 1. Lafzi ta’kid: Bir cümlede kelimelerin yerli yerine kullanılmamasından doğar. Örnek: Ben fakîrî etme terk memnûn-i ebnâ-yı zaman Hasıl etmezsen değil gam matlabım yâ Rab bana Râgıp Paşa 2. Manevi ta’kid: Bir cümlede kelimeler yerli yerince kullanılmakla beraber bir anlam çıkmamasına denir. Örnek: Âlemin cânı değilsin cân-ı âlemsin sen Nef’î TA’RİFAT Mevki sahipleri ve bazı ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z ŞAHESER Nesilden nesile geçen, benzeri yazılamayan yüksek değerdeki edebi eser. Şaheserlerin başlıca özellikleri şöyle sıralanır: Zengin bir kültür birikimi sonucu yazılır, her devrin okuyucusu tarafından aranır, okunur ve takdir edilir, zamanla yayılır, ulusal ve uluslararası unsurlar içerir, pekçok yabancı dile çevrilir, türünde yazılan yeni eserlere örnek olur. ŞİVEYE MUGAYERET Şivesizlik. Dili kuralları dışında kullanmak. Türk dilini ......
SADR Bir beyitte birinci mısranın ilk parçası ile nesirde cümlenin ilk parçası. SAGU İslamiyet öncesi Türk edebiyatında ölen kimselerin arkasından söylenen şiirler. Sevilen, sayılan özellikle gösterdiği kahramanlıklarla tanınmış kimselerin ölümü üzerine ozanlar tarafından, yuğ adı verilen cenaze törenlerinde okunur, ölen kişinin yiğitliği, iyiliği, cömertliği, faziletleri dile getirilirdi. SAKİNAME Sakiye (içki sunana) seslenmek yoluyla içkiyi (çokluk şarabı) ve içki meclislerini, adetlerini, içkiyle alakalı bütün düşünce, duygu ve kavramı bazan tasavvufi, bazan da dünyevi işleyen şiirler. Mesnevi şeklinde yazılır. Terkib-i bend, terc-i bend veya kaside şeklinde de ......
RAKTA Arap harflerine göre bir harfi noktalı, bir harfi noktasız kelimeleri kullanarak şiir yazma. REKÂKET Kelime veya cümlelerin düzensiz sıralanmasından ileri gelen okumayı zorlaştırıcı durum. Divan edebiyatında yazıda kusur sayılırdı. RİKKAT Anlatımda söylenişleri kulakta ince, hafif, hoş etki bırakan sözcüklerin kullanılması. Sanatçı sevgi, şefkat, muhabbet, güzellik gibi konuları anlatırkenn sözcükleri de uygun düşecek şekilde ince sesle kurulanlardan seçer. Bu sözcükler kelimâ-ı rahika, taşıdıkları özellik de rikkatdiye adlandırılır. RİSALE Küçük kitap, broşür. İlim veya sanata dair yazılar. Önceleri çokluk dini konuları ele alan küçük hacimli kitaplar bu adla ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z PARAGRAF Bir fikrin işlendiği yazı bölümü. Bir veya birkaç cümleden meydana gelebilir. Satırbaşı yapılmış her bölüm bir paragraftır. PASTORAL Çoban ve kır hayatını, köylerdeki yaşayış şeklini anlatan şiir. Grekler’in bukolik dedikleri bu türü Edebiyat-ı Cedide’ciler eş’ar-ırâiyâne (Çoban şiirleri) diye adlandırmışlardır. Pastoral şiir, süsten, kelime oyunlarından, yapmacılıktan uzak sade bir dille yazılır. Eski Yunan edebiyatında Theokrites ile ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z ÖNSÖZ Eserin niçin ve ne amaçla yazıldığını belirtmek için kitabın başına eklenen yazı. Bu bölümde yazar ya kitabın özetini verir veya hangi nedenle yazdığını açıklar. Eskiden, "sebeb-i telif-i kitab" (Kitabın yazılışının sebebi) sözü kullanılırdı. Tanzimat’tan sonra edebiyatçılar, mukaddeme başlığı altında yazdıkları önsözlerde edebiyat anlayışlarını belirleyici açıklamalar yaptı. Namık Kemal’in Celaleddin Harzemşah, Recaizade Mahmud Ekrem’in ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z OTOBİYOGRAFİ Bir kimsenin kendi hayatını yazdığı eser. Biçim ve içeriğiyle bir edebi değer taşımalıdır. OTOGRAF Yazarın kendi el yazısı. Eskiden hatt-ı dest (el yazısı) deyimi kullanılırdı. OTTOVA RİMA Sekiz mısralı bir nazım şekli. Önce İtalyan edebiyatında kullanılmış, sonra Fransız edebiyatında, buradan da Türk edebiyatına geçmiştir. Batı edebiyatında kafiye şeması, abababcc’dir. Bu şema bizde değişikliğe uğrayarak ababcccb şeklini almıştır. ......
NAKARAT Şiirlerde bendlerin sonunda tekrarlanan mısra veya mısralar. Bu bölüm, anlam bakımından her bendi şiirin ana duygusuna bağlar. Şiirin, nakarat bölümlerinde ifade olunan duygu ve düşünce etrafında gelişmesini sağlar. Nakarat, halk şiirinde bağlama veya kavuştak diye bilinir. Sözlü musiki eserlerinde aynı söz ve ezgi ile tekrar edilen bölüm de nakarattır. NÂME Mektup, kitap, risâle, ferman gibi anlamlar taşıyan Farsça bir kelime. Eskiden kitap türü olarak çok kullanılmıştır. Kıyafetnâme, kâbnâme, Hamzanâme gibi. Resmi nitelikteki kağıt ve mektuplar da nâme diye bilinirdi. NÂT Hazreti Muhammed’i övmek için ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z MAKLUB Harfleri tersten sıralandığında yine aynı sözcük çıkan sözcükler. Örneğin mum, bab, aba gibi. MAZMUN Bir dizenin bir ifadenin taşıdığı ve onlardan herkesin anladığı gerçek ya da mecaz anlama, asıl anlamı yanında taşıyan bir isme, bir atasözüne, âyete, hâdise, olaya, bir şeyi onun özelliklerini çağrıştıracak sözcük ya da sözcük gruplarının veya dizelerin içine yerleştirmeye mazmun denir. ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z LÂEDRİ Arapça sözcük anlamı "bilmiyorum" demek. Yazarı bilinmeyen eserler için kullanılır. LEBDEĞMEZ İçinde "dudak sessiz harfleri" (yani b, f, m, p, v) diye tanımlanan harfler bulunmayan sözcüklerle yazılmış şiirlerdir. "Dudakdeğmez" adı da verilir. Divan edebiyatında az başvurulan bir yöntemdir. Asıl halk edebiyatımızda kullanılır. Bu türde şiirler söylemek bir ustalık işareti sayılır. Örnek: Tarik-i aşka gir ehl-i Hüdâ ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z KALB Sözle ilgili sanatlardandır. Arap harflerine göre bir kelimenin harflerinin yerleri değiştirilerek yapılır. Cinas sanatının bir çeşididir. Cinas-ı kalb, tecnis-i kalb ve maklûb adlarıyla da bilinir. İkiye ayrılır: 1. Kalb-i kül: Tersinden okunduğu zaman da anlamlı olan kelime çıkan sanattır. Buna kalb-i muntazam veya aks-i müfred de denir. Örnek: Mûr gibi emrine kılmış itâat halk-ı Rûm Râm ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Üzgünüz bu harf ile ilgili bir sonuç henüz eklenmemiştir. A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z ...
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z İBDA Yaşanılan dönemin sanat anlayışı içinde olağanüstü bir eser yaratma. Örneğin Fuzûlî’nin Leyla vü Mecnun’u, Şeyh Galib’in Hüsn-ü Aşk’ı birer ibda kabul edilir. İbda eser verebilenlere mübdi, ibdakâr, eserleri de bedia olarak adlandırılır. İBHAM Bir edebi eserde isteyerek ve bilinçli olarak yapılan kapalılıktır. Sanatçı, sözün anlamını hemen anlaşılmayacak şekilde kapalı tutarak, okuyucusunu düşündürmeyi amaçlar. Sanatçının istemeden, ......
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Iraklama: Sözlü ya da yazılı anlatımda konu dışına çıkalarak, konuyla ilgisi bulunmayan sözler söyleme. Irmak Roman: Bir kişinin, bir ailenin ya da bir topluluğun belirli bir zaman dilimi içinde yaşam ve yaşayış dönemlerini birbirini bütünleyecek biçimde anlatan roman dizisi. A B C Ç D E F G H I İ J K L M N ......