Sevinç adlı Hikaye Tahlili incelemesi (Mustafa Kutlu)

Mustafa Kutlu’nun “Hayat Güzeldir” kitabında yer alan Sevinç adlı hikâyesi, taşradan yeni geldikleri konuşmalarından anlaşılan sekiz on yaşlarındaki iki simitçi çocuğun, kendi öğünleri olan simitleri parktaki güvercinlere yedirmelerinden duydukları sevinci ve mutluluğu anlatan bir öyküdür.
Anlık yaşanan mutlulukların insan hayatı için ne kadar kıymetli olduğunu vurgulamak isteyen yazar, parktaki simitçi çocukların birbiriyle ve güvercinlerle yaptıkları simit paylaşımını konu edinir. Öğleden sonra gerçekleşen bu kısa olay, toplumsal yaşamda giderek unutmaya başladığımız bazı değerleri hatırlatmaktadır: kendi hakkına razı olmak, başkalarının haklarını gözetmek, günlük koşuşturma içinde sorunlara takılmadan mutlu olabileceğimiz anların farkına varmak…
Yazar hikayesine sıradan bir anın tarifiyle başlar. İnsanların gelip geçtiği, ihtiyarların gazete okuduğu; öğrencilerin, dilencilerin ve çöpçülerin olduğu sıradan bir parkta yaşanmaktadır bu an. Kente yeni geldiği anlaşılan ve simit satmaya çalışan iki çocuk, hikâyenin ana kahramanlarıdır. Çocukların zayıflıklarından dolayı iyi beslenemedikleri belli olmaktadır. Mustafa Kutlu, okuyucuya çocukların içinde bulunduğu sosyoekonomik durumu, birkaç cümleyle sezdirmeye çalışmak- tadır. Bu sade anlatım tutumu hikâyenin geneli için de geçerlidir. Hikâyede uzun tasvirlere yer verilmemiştir. Simitçi çocukların ruh hâlleriyle ilgili derin çözümlemeler yoktur. Çocukların kişilik ve karakterleri, hikâyede gelişen olaylar sırasında okuyucuya verilmeye çalışılmaktadır. Simit satıp para kazanmaya ihtiyaçları olduğu anlaşılan çocuklar, yorgun ve aç oldukları hâlde satacakları simitleri güvercinlere yedirirler. Bu olay çocukları ziyadesiyle sevindirir.
Mustafa Kutlu’nun “Sevinç” hikâyesindeki kahramanları, çoğu hikâyesinde olduğu gibi yoksul insanlardır. Bunlar büyük şehirlerde yaşasalar da taşralılardır. Zor koşullarda hayatını idame ettirmeye çalışan bu insanlar aynı zamanda erdemlilerdir, iyilik yapmaktan hoşlanırlar. En zor zamanlarında bile iyiliklerin, güzelliklerin keyfine varmaktan kaçınmazlar.
 

Mustafa Kutlu (1947-…)

Erzincan’da doğdu. Atatürk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun olduktan sonra çeşitli liselerde edebiyat öğretmenliği yaptı.
Mustafa Kutlu, hikayelerini modern bir şekil ve dille oluşturur, az sözle çok şey ifade etmeyi tercih eder. Bir hikâyeci olarak “toplum ve onun meseleleri” öncelikli olarak gündemindedir. Ona göre hikâye; kültür, gelenek ve görenek, tarihî bilinç bakımından “Kendimiz olmak meselesidir.” Mustafa Kutlu, şehirleşen bir toplumun hayatıyla okuyucu arasında bir köprü vazifesi görür. Hayatta rastlanılan, yaşanılan durumları sanatın sağladığı imkânlarla hikâyeleştirir. Hikâyelerinde okuyucunun yabancı olmadığı yerleri tercih eder. Bu mekânları maddi ve manevi yönleriyle aynen resmetmeye çalışır. “Uzun Hikâye” isimli eseri 2012 yılında Osman Sınav’ın yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılmış ve büyük ilgi görmüştür.
Eserleri: Ortadaki Adam, Yokuşa Akan Sular, Yoksulluk İçimizde, Ya Tahammül Ya Sefer, Bu Böyledir, Hüzün ve Tesadüf, Uzun Hikâye, Beyhude Ömrüm, Hayat Güzeldir (hikâye)…

Tags:

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir