Türk Adının Anlamı Nedir? Türk Ne Demektir?

Türk Adının Anlamı Nedir Türk Ne Demektir?

Dünyanın en kadim milletlerinden biri olan Türk milleti resmi tarihin kabulüyle 5 bin yıllık bir geçmişe sahiptir. Anayurdu kabul edilen Orta Asya’da doğup dünyanın her köşesine yayılan Türk milletinin adı farklı zamanlarda, farklı kişiler tarafından birbirinden farklı birçok şekilde tanımlanmıştır. “Türk” adının yayılmasında hiç şüphesiz en önemli etken, Türklerin yarı göçebe bir yaşam sürmesi ve çevrelerinde yaşayan topluluklarla mücadele etmeleridir. En yaygın kabul edilenleri arasında törük, türük, türemek, güçlü, kuvvetli, çoğalmak, töreli ve olgun gibi tanımlamalar yapılmakla birlikte Türk adı;

* Türklerle ilgili ilk yazılı bilgilere ulaşılan Çin kaynaklarında Sui-şu adlı kaynağa göre “Miğfer” (T’u-küe) olarak geçmektedir. Türk tarihinin bilinen ilk kapsamlı yazılı belgeleri olan Orhun Kitabelerinde “Türük” olarak geçmektedir.

* İslam kaynaklarında Türk adı, Türklerin Yecüc Mecüc seddinin arkasında kalan bölgede yaşadıkları kabul edilerek terk edilmiş bölge anlamında “terek” şeklinde kullanılmıştır. Kaşgarlı Mahmut tarafından “Divan-ı Lügatit Türk” adlı eserinde Türk adı “olgunluk çağı” olarak tanımlanmıştır. Aynı zamanda Kaşgarlı Mahmut’un eserinde “Türk” adı “vakit” anlamına gelen bir kelime olarak da karşımıza çıkmaktadır.

* Ziya Gökalp tarafından “töre” olarak tanımlanmıştır. Gökalp’e göre Türk demek “türeli, nizamlı, geleneklerine bağlı” demektir. Macar asıllı tarihçi A. Wambery tarafından” türemek” olarak tanımlanıştır. Wambery’e göre Türk demek yaratılmak, dünyaya gelmek, çoğalmak anlamındadır.

* Alman Türkolog F. W. K. Müller ve G. Nemeth’e göre Uygur kaynaklarında geçen Türk kelimesini “kuvvetli-güçlü” olarak tanımlamıştır. G. Doerfer’e göre Türk, devlete bağlı halkı ifade etmektedir. W. Barthold’a göre Türk, kanunla düzenlenmiş halk anlamındadır.

* Hun Türklerinden doğduğu kabul edilen Macarlara ait kaynaklarda Türk adı iki heceli ve “Török” biçiminde ifade edilmiştir. Hint kaynaklarında Kuzey kavimleri arasında gösterilen Türkler “Turukha (veya Turuşka) ’lar ve Thrak’lar”, şeklinde geçmektedir.

Eski Ön Asya çivi yazılı metinlerinde geçen “Turci”, “Turki” ve “Turukku” ifadesinin Türk kelimesin, karşıladığı kabul edilmektedir. Rus kaynaklarında Türk adı “Tork” veya “Torki” şekillerinde geçmektedir. Türk kelimesi ilk defa “Göktürkler” tarafından devlet adı- siyasi bir ad olarak kullanılmıştır.

Türkiye kelimesi ilk defa “Bizans” kaynaklarında coğrafi bir ad olarak Orta Asya için kullanılmıştır. Bizans kaynaklarında IX ve X. Yüzyıllarda Orta Asya’nın batısından Orta Avrupa’ya kadar olan coğrafya Türkiye diye isimlendirmişlerdir. Batılılar XII. yüzyıldan itibaren Anadolu için Türkiye tabirini kullanmaya başlamışlardır. Marco Polo seyahatnamesinde Anadolu’yu Küçük Türkiye, Orta Asya’yı da Büyük Türkiye olarak kaydetmiştir.

“Olgunluk çağı, güç ve kuvvet, miğfer” gibi anlamlarda değişik kaynaklarda Türk adına yüklenen anlamlardır. Türklerin yaşadıkları coğrafyaya da kendi kimlikleri ile siyasal bir boyut kattıklarını; önceleri Orta Asya için kullanılan Türkiye ifadesinin; Kuman ülkesi, Doğu Avrupa ve XII. yüzyıldan itibaren Anadolu için kullanılması açıkça gösterir.

Türk isminin ne demek olduğu ne manaya geldiği araştırmacılar tarafından farklı şekilde ortaya konmuştur. Ancak bu görüşlerden en makul olanı Türk adının “türemek” kelimesinden geldiğidir. Türk adı miğfer, güç ve kuvvet manalarını bünyesinde barındırmaktadır. Avrupalı araştırmacılara göre Türk adı ‘devletin esas halkını temsil eden halk’ manasındadır. Ziya Gökalp’e göre ise Türk adı ‘kanun ve nizam sahibi’ manasına gelmektedir.

Türk adının anlamı üzerine farklı kaynaklarda farklı görüşler vardır. Bu durum Türk, kelimesinin geniş coğrafyalarda farklı adlandırılması konusunda çeşitlenmenin göstergesidir. Farklılıklar da zenginlikten olduğu için bu durumla alakalı değer yargılarının da göz ardı edemeyiz. Tarih bilimcileri Türk, kelimesiyle ilgili görüşlerini ele aldıkları çeşitli eserlerinde tanımlama yoluna gitmişlerdir.

Tarihi Kaynaklarda Türk Sözcüğünün Geçmesi

Türk sözcüğü bu günkü şekliyle ilk kez MÖ 318 yılında Çinliler ile yapılan antlaşmada yer almıştır. Türkler tarih boyunca geniş bir coğrafyaya yayılmış oldukları için Türk adı, Çin, Hint, İran, Bizans, Rus, Macar ve Arap kaynaklarında geçmektedir. Türklerin kökeni ile ilgili en erken yaklaşımlar mitolojik kaynaklarda karşımıza çıkmaktadır. İsrailiyat kaynaklarından olan Tevrat rivayetlerine göre, Türkler Hz. Nuh’un soyundan gelmektedir. Bütün mukaddes inançların kabulü üzerine Nuh Tufanı ile insanlık yok olmuş; Hz Nuh’un tebliğlerine iman ederek gemisine binen Ham, Sam ve Yafes adlı üç oğlu aracılığıyla insanlık yeniden çoğalmıştır. Bu noktada genel kabul Türklerin Yafes’in oğlu Türk soyundan geldikleridir.

Türklerin kökenine dair bir yaklaşımda Eskiçağ İran medeniyetlerinde oluşan Zend Avesta rivayetlerinde görülmektedir. Bu rivayetlere göre Feridun ülkesini “Salm”, “Irak” ve “Turak” (Türk) ismindeki üç oğlu arasında Salm’a bugünkü İran ve havalisi, Irak’a bugünkü Irak ve havalisi ve Turak’a da Orta Asya ve Çin havalisi düşecek şekilde paylaştırmıştır. Feridun ölünce Irak, Salm’a saldırarak İran ve havalisini almış, daha sonra Turak’a saldırmıştır. Irak, Turak’ı yenememiş, savaş bunların torunlarına uzanana dek senelerce sürmüştür. Sonunda Turak’ın torunu “Afrasyap” Irak’ın torunu “Muncihir” ile karşı karşıya gelmiş ve savaşmışlardır. Bu savaşlardan sonra iki ülke arasında sınır ok atarak belirlenmiş ve atılan bu okun “Ceyhun (Amu Derya) Nehri” üzerine düşmesiyle bu nehir iki ülke arasında sınır sayılmış. Bundan böyle İran rivayetlerinde Türk ülkesinden “Turan”, Fars ülkesinden de “İran” tabirleri ile bahsedilmiştir.

Türklerin yazıyla geç tanışmış olması onların hakkında bilgilere başka medeniyetler aracılığıyla ulaşmamızı beraberinde getirmektedir. Bu anlamda Türklere dair en eski yazılı kaynaklar yüzlerce yıl etkileşim içinde oldukları komşuları Çin kaynaklarında geçmektedir. Eski Çin’de etkileşim kurulan her farklı millet ile ilgili bilgiler imparator yıllıkları veya hanedan yıllıkları şeklinde kayıt altına alınmış olup Türk kelimesine de yazılı olarak ilk defa M. Ö. 1328 tarihli yıllıkta “Tu-Kiu” şeklinde rastlanılmaktadır.

Eskiçağ Yunan kaynaklarında da Türk adına sıkça rastlanılmaktadır. Yunan tarihçileri doğudaki ve Karadeniz’in kuzeyindeki kavimlere genel ad olarak İskit demekle birlikte tarihin babası kabul edilen Heredot’un doğu kavimleri arasında söylediği “Targitaların” Türk olduğuna kabul edilmektedir. Yine Heredot tarafından İskit topraklarında yaşadığını söylediği Tyrikae (Jyrkae) kavminin Türk olarak kabul edilmektedir.

Türk adına yazılı olarak rastladığımız bir diğer kaynak M. Ö. I. Yüzyılla tarihlendirilen Romalı yazar Pompeius Meala’ya aittir. Meala’nın Azak Denizi’nin kuzeyinde yaşadığını söylediği “Turcae” isimli kavmin Türk milleti olduğu kabul edilmektedir. Aynı şekilde Roma medeniyetinin oluşmasında etkili olan “Etrüsklerin” adının “Türk” adından doğmuş olabileceği de düşünülmektedir. Doğu Roma yani Bizans kaynaklarına bakıldığında erken dönemde Türk adının “Kudretli Hun” anlamına gelecek şekilde yer aldığı görülmektedir. Bizans tarihçisi olan I. Antiocheus 610 yılında yazmış olduğu eserinde kuvvetle muhtemel “Sabir” Türklerini kastederek bu ifadeyi kullanmıştır.

Türk adı Bizans kaynaklarından Agathisas’a ait kaynakta ise “Tourkoi” şeklinde kullanılmıştır. Arabi kaynaklarda yer alan rivayetlere bakıldığında ise Türk adının burada da geçtiği görülmektedir. Bu anlamda ilk defa İslam öncesi Arabistan’da “Cahiliye Devri” olarak adlandırılan dönemde Arap şairlerin şiirlerinde Türk adına rastlanılmaktadır. Öte yandan sahih olup olmadığı bilinmemekle birlikte Hz. Peygamber’in (SAV) bir hadisinde “Türkler size dokunmadıkça onlarla sulh içinde yaşayın” dediği kabul edilmektedir.

Türk adına rastladığımız bir diğer kaynak Eski İran medeniyetleri arasında kabul edilen Soğdlar olmuştur. Özellikle Göktürk siyasi tarihinde sıkça geçen Soğdlar Türklerle erken tarihlerden beri yakın ilişkiler kurmuşlardır. Türk tarihinin ait ilk yazıt olmakla birlikte Türkçe yazılmayıp Soğdca yazılan ve I. Göktürk Devleti döneminde kalan “Bugut” Yazıtı’nda” “Türk” ismi “Tr’wkt” şeklinde geçmektedir. Türk tarihinin kapsamlı ilk yazılı vesikaları olan Orhun Kitabeleri‘nin birçok yerinde de Türk adına rastlanılmaktadır. Bu duruma en güzel örnek Bilge Kağan anıtında geçen ifadeler olmaktadır;

‹ “…Ey ölümsüz Türk milleti! Kendine dön! Milletin adı sanı yok olmasın diye, Türk milleti için, gece gündüz uyumadım, gündüzleri oturmadım. ”
‹ “…Türk milletinin, adı ve ünü yok olmasın diye, Babam Kağan’ı, Annem Hatun’u, yükselterek (tahta çıkarmış olan) Tanrı!”‹ “…Tanrı yardım etti, Türk kağanı oldum.

Türk İsminin Anlamı: Türk sözcüğünün anlamı konusunda farklı görüşler vardır.
Çin kaynaklarına göre ➔ Miğfer
Kaşgarlı Mahmut’a göre ➔ Olgunluk çağı
A. Wambery’e göre ➔ Türemek
Ziya Gökalp’e göre ➔ Töreli, kanun ve nizam sahibi
Uygur kaynaklarına göre ➔ Güç, kuvvet
Doerfer’e göre ➔ Devlete bağlı halk

Türk sözcüğünün diğer milletlerde söylenme biçimi:
Çin kaynaklarında ➔ Tukyu
Arap, Pers, Bizans, Rus kaynaklarında ➔ Tork
Macar kaynaklarında ➔ Törük
Hint kaynaklarında ➔ Turukha

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir