Roma Uygarlığı (Roma İmparatorluğu)

Roma Medeniyeti

Roma Medeniyetinin kurulmasında İtalikler, Latinler ve Anadolu üzerinden bölgeye göç eden Etrüskler önemli rol oynamıştır. Uygarlığa adını veren Roma kenti ise MÖ 753 yılında kurulmuştur. Devlet en geniş sınırlarına “imparatorluk devrinde” ulaşmış oluş bu dönemde Roma; İspanya, Galya, Balkan toprakları, Anadolu, Suriye, Mezopotamya, Filistin, Mısır, Tunus ve Cezayir topraklarına hükmetmiştir.

‹ Roma siyasi tarihi ana hattıyla;
™ Krallık Devri (M. Ö. 753-M. Ö. 510)
™ Cumhuriyet Devri (M. Ö. 510-M. Ö. 27)
™ İmparatorluk Devri (M. Ö. 27-M. S. 395) olmak üzere üç dönemden oluşmaktadır.

Roma Krallık Dönemi (M. Ö. 753-M. Ö. 510)

‹ Roma’nın çok güçlü olmadığı bu evrede krallık yönetimi olmakla birlikte yönetim saltanata dönüşmemiştir. Kral “Senatus” adı verilen “İhtiyarlar Meclisi” tarafından teklif edilmiş, “Kuria” adı verilen “Halk Meclisi” tarafından ise seçilmiş ve Senatoya karşı sorumlu olmuştur. Seçilen krala, Senatus tarafından İmperium (emretme yetkisi/ buyurma yetkisi) verilmiştir.

Senatus (İhtiyarlar Meclisi): Bu meclisin üyeleri kral tarafından seçilir ve ölünceye kadar görevlerinde kalırlardı. Bir anlamda danışma meclisi olan senatusun üyelerini Roma’da Jens başkanları oluşturmuştur. Comitia Curiata (Halk Meclisi): Yasama organı olarak faaliyet gösteren bu meclis Patrici adı verilen üstün sınıfın temsilcilerinden meydana gelirdi. Bu meclise Plepler giremezlerdi. Oylar Küriya sayısına göre verilirdi. Her Küriya’nın bir oyu vardı.

Roma Cumhuriyet Dönemi (M. Ö. 510-M. Ö. 27)‹

MÖ VI. yüzyılda çok güçlenen Aristokratlar krallığı tamamen yıkıp cumhuriyet yönetimini başlatmışlardır. Bu dönemde devlet idaresi senato tarafından yapılmakta olup, senato ülkeyi yönetecek olan ve iki kişiden oluşan “Konsülü” seçmekteydi. Senatoya karşı sorumlu olan ve her yıl yeniden seçilen konsül devlet yönetimi hakkında her türlü hakka sahip olup; görevleri arasında; orduyu komuta etmek, savaş vergisi toplamak, devlet işlerini yürütmek vb. yer almaktaydı

‹ Bazı olağanüstü durumlarda devleti idare etmesi adına bir “diktatör” atanır ve altı aylığına bu görevi yürütürdü. Böylesi dönemlerde diktatör devletin mutlak idarecisi olmakla birlikte ülkede anayasal hükümete son verilirdi. Diktatörün görev süresi sona erdiğindeyse, yeniden anayasal hükümet kurulurdu.

‹ Cumhuriyet döneminin en önemli gelişmelerinden birini M. Ö. 264-M. Ö. 146 yılları arasında yaşanan “Pön Savaşları” oluşturmaktadır. Batı Akdeniz hâkimiyeti adına bir Fenike kolonisi olan Kartaca ile Roma arasında yüzyıldan fazla devam eden ve içinde üç büyük savaşı barındıran bu mücadelelerde kazanan taraf Roma olmuş ve Kartaca Roma’ya bağlı bir eyalet haline gelmiştir.

Günümüz Tunus havzasında kurulmuş bir Fenike kolonisi olan Kartaca, Roma’nın gittikçe güçlenmesi ve Akdeniz’deki Kartaca üstünlüğünü tehlikeye sokması üzerine endişeye kapılmıştır. Süreçte Kartacalıların İtalya’daki Messina’nın içişlerine karışmaları yüzünden gerginleşen Kartaca Roma ilişkileri sonucu başlayan savaşlar 100 yıldan fazla sürmüştür.
‹
M. Ö. 44’de Jul Sezar’ın öldürülmesi ile karmaşa sürecine giren Roma’da M. Ö. 27’de Oktavianus’un iktidarı ele geçirmesi ile cumhuriyet dönemi sona ermiştir.

İmparatorluk Dönemi (M. Ö. 27-M. S. 395)

M. Ö. 27’de Oktavianus’un yönetimi ele geçirmesiyle başlayan bu dönemde ilk Roma İmparatoru da Augustus (Agustus) unvanını alan Ovtavianus olmuştur. İç huzurun sağlanmaya çalışıldığı bu dönemde savaşlarda rahat ilerlemek adına ülkenin her tarafına yollar yapılmış ve halkın refah seviyesi yükseltilmeye çalışılmıştır

‹ Fetih hareketlerinin durduğu imparatorluk Roma’sı M. Ö. 375’de yaşanan Kavimler Göçü’nden en fazla etkilenen yapı olmuştur. Göçün etkisiyle M. Ö. 395’de imparatorluk Doğu Roma ve Batı Roma olmak üzere ikiye bölünmüştür.
*‹ İmparatorluğun Batı kanadı bu bölünmenin ardından varlığını 476’ya kadar sürdürebilmiştir.
*‹ İmparatorluğun Doğu kanadı olan Bizans İmparatorluğu ise 1453’e kadar varlığını sürdürmüş, bu tarihte Osmanlı Devleti tarafından varlığına son verilmiştir.

Roma Uygarlığı (Medeniyeti) Özellikleri Nelerdir Maddeler Halinde

  • MÖ 753’te İtalya’da kurulmuş; Krallık, Cumhuriyet ve MÖ 27 yılından itibaren imparatorlukla yönetilmiştir.
  • İlk Çağ uygarlıklarının en büyük ve güçlü imparatorluğudur.
  • Krallar Senato denilen ihtiyarlar meclisi tarafından teklif edilmiş;
  • “Kuriya” denilen Halk Meclisi tarafından seçilmiştir.
  • Cumhuriyet Devri’nde (M Ö 510 – 27) devleti senatonun seçtiği “Konsül” yönetmiştir. Sıkıntılı ve zor durumlarda devleti “Diktatör” denilen yüksek devlet memurları yönetmiştir.
  • “Lejyon” adını verdikleri paralı askerlerden oluşan orduları çok güçlü ve disiplinlidir.
  • Çok tanrılı inanışları olup Yunan tanrılarının adlarını değiştirerek benimsemişlerdir (Zeus – Jüpiter).
  • MS 313’te İmparator Konstantin zamanında Hıristiyanlık kabul edilmiş ve Avrupa genelinde Hıristiyanlığın yayıcısı Roma imparatorluğu olmuştur.
  • MÖ V. yüzyılda yapılan 12 Levha Kanunları ile dünyanın en gelişmiş hukuk kurallarını yapmışlardır. Günümüz Avrupa hukukunun temelini oluşturur.
  • Latin alfabesini ve Milâdi takvimi geliştirmişlerdir.
  • Tarihteki en uzun ömürlü ve ilk Çağ medeniyetinin en önemli köleci devletidir.

Krallık devrinde Roma halkı,
Patriciler (yönetim de söz sahibi olan üstün sınıf)
Plepler (özgür olan ancak yönetim de söz sahibi olm ayanlar)
Kölelerden oluşan sınıflara ayrılmıştır.
Yunan uygarlığı etkisinde kalan Roma sanatı sayısız heykeller, kiliseler, tiyatrolar (amfiteatr), sirkler (kolezyum ), hamam ve su kem erlerini miras bırakmıştır.

Roma Uygarlığında Toplumsal Sınıflar

Patriciler: Roma’nın yerli halkı kabul edilen bu sınıf hem siyasi hem de toplumsal haklara sahip olup; Roma’yı yöneten sınıftır. Memurluk ve askerlik gibi üst düzey işleri yapan Patriciler kendi içinde aile birlikleri olan “Jensler”, Jenslerin birleşmesiyle oluşan “Küriyalar” ve “Tribus” şeklinde örgütlenmişlerdir.

Plepler: Roma’ya sonradan gelip yerleşenler olarak kabul edilen bu sınıfın siyasi hakları olmayıp, toplumsal
haklara sahiptiler. Köylü, çiftçi ve sanatkârlardan oluşan Plepler Roma egemenliğini kabul etmişlerdir. Patriciler tarafından dışlanan bu sınıf oy kullanma hakkına sahip değilken, patricilerle evlenmeleri de yasaktı. Yanaşmalar: “Client” olarak da adlandırılan bu sınıf çeşitli sebeplerle haklarını kaybeden kişilerden oluşurdu. Yanaşmalar bir patricinin himayesine sığınır ve onların ev işlerini görürlerdi.

Köleler: Hem siyasi hem de toplumsal haklardan mahrum olan bu sınıf Patricilerin işlerinde çalışırlardı. Toplumun en kalabalık kesimini oluşturan köleler yaşadıkları baskı ve zulüm neticesinde Roma Cumhuriyet döneminin sonlarına doğru M. Ö. 71’de tarihte biline “ilk köle isyanını” “Spartaküs” önderliğinde gerçekleştirmişlerdir.

Roma siyasi tarihinde özellikle Cumhuriyet Devrinde Patrici-Plep mücadelesi Roma’nın en büyük iç sorunu haline gelmiştir. Yaşanan çatışmalar Roma’da “12 Levha Kanunları” adı verilen hukuk kurallarının yapılmasına neden olmuştur. Modern Avrupa hukukunun temeli kabul edilen 12 Levha Kanunlarıyla bazı haklar elde eden Pleplerin mücadelesine devam etmesi sonucu Valerius-Horatius Kanunları ile haklarını artırmışlardır. Plepler en sonunda Hortensius Kanunları ile patricilerle eşit hakları elde etmişlerdir.

Roma Uygarlığı Dönemine Ait Anadolu’daki Mimari eserlerin Adları Nelerdir

İstanbul’daki Ayasofya Camii, Yerebatan Sarnıcı, Çemberlitaş, Valans Su Kemeri, Ankara’daki Augustus Tapınağı ve Roma Hamamı, Antalya’daki Aspendos Anadolu’daki önemli eserleridir. Romalılar, büyük revaklı bir avludan ibaret olan bu yapı tipini geliştirmişlerdir. Antik dünyadaki en ilginç gimnazyum
örnekleri Anadolu’dadır. Bu örneklerin çoğunda hamam ile gimnazyum işlevleri bir araya getirilmiştir. Türkiye sınırları içinde en önemli gimnazyumlar Bergama ve Sardis’tekilerdir.

Roma Hukuku; MÖ 5. yüzyılda hazırlanan 12 Levha Kanunlarından itibaren Justinianus’un hazırladığı ve ölümüne (MS 565) kadar sistematize edilen Justinianus Kanunları’nın Roma İmparatorluğu’nun egemenlik alanlarında uygulanan kanunlardır.

Roma Uygarlığı (Medeniyeti) Tarihi Gelişimi Hakkında Geniş Bilgi

MÖ 753 yılında İtalya’ya göç eden İtalik ve Etrüskler tarafından temelleri atılan medeniyet daha sonra imparatorluk haline gelmiştir. Akdeniz havzasının tamamına hakim olmakla birlikte Krallık, Cumhuriyet ve İmparatorluk dönemlerini sırayla yaşamıştır.

Roma Hukuku

Sınıflar arası mücadeleler sonrasında sınıf farklılığını ortadan kaldırmak amacıyla On İki Levha Kanunları adı verilen hukuki düzenleme yapılmıştır. Bu kanunlar Avrupa hukukunun temelleri olarak sayılan Roma hukukunu oluşturmuştur.

Romalıların Dini Hayatı

İlk dönemlerinde çok tanrılı inanışa sahip olan Romalılar, topraklarında yayılmaya çalışan Hristiyanlığa ilk olarak karşı çıkmışlardır. Fakat toplum içerisinde Hristiyanlığın yayılmasını engelleyemeyen Romalılar bu dini M.S. 313 Milano Fermanı ile serbest bırakmışlar ve M.S. 381’de de resmi din olarak kabul etmişlerdir.

Roma İmparatorluğunun İkiye Ayrılması ve Yıkılması

Romalılar, imparatorluk döneminde Anadolu’da kentlere stadyumlar, tiyatrolar, hamamlar ve kütüphaneler inşa etmişlerdir. Roma’da halkı oluşturan patrici (soylu sınıf) ve pleplerin (halk) mücadeleleri sonucunda Yunan kanunlarının da etkisiyle “On İki Levha Kanunları” hazırlanmış ve günümüz Avrupa hukukunun temelleri atılmıştır. Roma İmparatorluğu Kavimler Göçü’nden olumsuz etkilenerek 395 yılında doğu ve batı diye ikiye ayrılmıştır.

476 yılında Batı Roma, 1453 yılında ise Doğu Roma yıkılmıştır.  Roma Medeniyeti’nin siyasi yaşantısı sırasıyla krallık, cumhuriyet ve imparatorluk şeklinde olmuştur. Geniş bir coğrafi alanda hâkimiyet süren Roma’da halk sosyal sınıflara ayrılmıştır.

Batı Roma İmparatorluğu

MS 313’te Milano Ferm anıyla Hıristiyanlığı benimseyen Roma uygarlığı, köleci bir imparatorluk gücü ile Avrupa genelinde din olarak Hıristiyanlığın yerleşmesinde etkili olmuştur. 375 – 469 yılları arasında egemenlik süren Avrupa Hun Devleti ile mücadele etmişlerdir. Özellikle Attila’nın Galya Seferi’nde Roma büyük kayıplar vermiştir.

Avrupa Hun Devleti’nin yıkılması sonucu doğrudan barbar kavimlerin baskısına maruz kalan Batı Roma imparatorluğu 476’da yıkılmıştır. Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Avrupa’da siyasi, sosyal, ekonomik buhranlı yıllar Orta Çağ’a damgasını vuran “Karanlık Çağlara” ortam hazırlamıştır. (395 – 476)

Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans İmparatorluğu)

(395 -1453) imparator Konstantin tarafından kurulan ve Hristiyanlığın Doğu Kalesi olarak bilinen İstanbul, Kavimler Göçü sonrası Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olmuştur. Batı Roma Katolik mezhebini benimserken, Doğu Roma Ortodoks mezhebinin merkezi konumuna gelmiştir. Batı Roma’da Katolik papalar dinî güçlerini siyasi alanda kullanarak etkili bir güç haline gelirken, Doğu Roma’da Ortodoks patrikler siyasi güç tarafından seçilmiştir.

Doğu Roma, Türklerin Anadolu’ya girmeye başladıkları 1071 Malazgirt Savaşı’ndan, yıkıldığı tarih olan 1453’e kadar Türk dünyası ile mücadele etmiştir. Bu mücadeleler esnasında zaman zaman Avrupa’dan yardım isteyerek birçok Haçlı Seferleri’ne neden olmuştur. Doğu Roma’dan kalan önemli sanat eserleri Ayasofya Kilise’si, Yerebatan Sarnıcı, Meryem Ana Kilisesi’dir.

Doğu Roma İmparatorluğu’nda görülen anlayışlardan bazıları:
a) Kendine güvenen güçlü kimselerin Doğu Roma İmparatorluğu’nda imparator olma hakkının olması, birden çok hanedanın yönetime gelmesi, sık sık taht kavgaları ve hanedan değişikliklerinin yaşanması, iç karışıklıklar ve huzursuzlukların görülmesi durumlarına ortam hazırlamıştır.

b) Din adamları devletin maaşlı memurlarıdır. Bizans İmparatorluğun’daki bu anlayış “Din adamlarının toplum ve devlet üzerinde etkin güç olmamalarına” ortam hazırlamıştır.

c) Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nda sanatçıların dinin ve devletin emrinde olmaları,
– sanatçıların işleyecekleri konularda serbest olmaması,
– kişisel yaratıcılığa engel olunması durumlarına neden olmuştur.

d) Doğu Roma İmparatorluğu’nda tekfur denilen valilerin başına buyruk hareket etmeleri XIII. yüzyıl sonlarından itibaren Osmanoğullarının kısa sürede büyüyen bir beylik olmalarına ortam hazırlamıştır.

Roma Uygalığından Kalan Tarihi Eserler

Uzun bir dönem çok tanrılı inancın görüldüğü Roma’da baş tanrı Zeus, dünya tanrıçası Ceres, tanrıların kralı Jüpiter, aşk tanrısı Cupid başta olmak üzere panteonlarında (tanrı topluluğu) onlarca tanrı yer almıştır. Tanrılarının “Capitol” denen bir dağda yaşadığını kabul etmişlerdir. Milat kabul edilen Hz. İsa’nın doğması ve dinini tebliğe başlamasıyla birlikte Hristiyanlık inancı Roma’ya da ulaşmıştır.

Hz. İsa’nın çarmığa gerilmesi ve göğe yükselmesi sonucu ona inanan oniki arkadaşı (12 Havari) tarafından yayılmaya çalışılan Hristiyanlık inancı Roma’da etkisini gösterince dönemin Roma imparatorları bu dine yönelik sert tedbirler almış, Hristiyanlığı benimseyenleri öldürmüşlerdir. Roma İmparatorluğu’nun Hristiyanlığa karşı bu baskıcı tutumu dönemin Hristiyanlarını farklı arayışlara itmiş, hatta Romalı Hristiyanlar yer altı şehirleri yaparak inançlarını gizli yaşamaya devam etmişlerdir. Orta Anadolu’da Kapadokya bölgesinde bulunan yer altı şehirleri bu durumun en güzel örneklerini oluşturmaktadır.
‹
Hristiyanlığın önünün alınamayacak kadar yayılması neticesinde İmparator Constantin 313 yılında yayınladığı “Milano Fermanı” ile bu inancı ülkede serbest bırakmıştır. Kısa süre içerisinde Roma’nın büyük bir kesiminin Hristiyan olmasıyla birlikte de 381’de İmparator Theodosius Hristiyanlığı Roma’nın “resmi dini” ilan etmiştir.

Bilimsel anlamda ilerlemenin yaşandığı Roma Medeniyeti ilk olarak Mısırlılar tarafından yapılan ve güneş yılı esasına dayanan takvimi geliştirerek M. Ö. 46’da İskenderiye’de yaşayan astronomi bilgini Sosigenes’in tavsiyesi üzerine Roma İmparatoru Jul Sezar tarafından “Julyen Takvimi” haline getirilmiştir. 1582’de Papa XIII. Gregorius’nin döneminde Jülyen Takvimi yeniden düzenlenmiş ve günümüz “Miladi Takvimi” böylece ortaya çıkmıştır. Harf sistemine dayalı ilk alfabe olan Fenike alfabesini Yunan medeniyetinden alarak geliştiren
Roma günümüz “Latin alfabesini” bulmuştur.
‹
Mimari anlamda gelişen Roma özellikle imparatorluk döneminde eşsiz eserler meydana getirmiştir. Roma’dan günümüze kadar ulaşan eserlerin bir kısmı Anadolu’da yer almakla birlikte bu eserler arasında Antalya Aspendos, Ankara Roma Hamamı ve August Mabedi, İstanbul Çemberlitaş ve Bozdoğan Kemeri, Ankara Elmadağ Su Yolu, İzmir Efes Domitianus Tapınağı ve Kütahya Zeus Tapınağı yer almaktadır.
‹
Roma medeniyetinde Yunan medeniyetinde görülen agoralar geliştirilerek “forum” adıyla anılmıştır. İçinde alışveriş yapılan çarşılarla mahkeme binaları yer alan “bazilikalar”, spor oyunları için “stadyumlar”, dinsel törenlere bağlı olarak ortaya çıkmış, zamanla bir zaferin anısını yaşatmak amacı ile kentlerin veya forumların girişlerine yapılmış olan “taklar”, tiyatro salonları ve hamamlar mimarinin en güzel örneklerini oluşturmuştur. Askeri anlamda özellikle imparatorluk döneminde çok güçlü bir ordu meydana getiren Roma “lejyon” adı verilen paralı askerlerden oluşan disiplinli ve modern bir ordu kurmuştur.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir