Çin Edebiyatı

20. Yüzyıldan Önceki Eski Çin Edebiyatı

a) Hanlar Dönemi (MÖ 206-M.S. 618)

Bu dönemde benimsenen düz yazı anlayışı, Çin edebiyatının yalınlığıyla öne çıkan ve en seçkin dönemi olarak kabul edilir. Söz konusu düz yazı döneminde tarihsel eserler ön plana çıkmıştır. Bu kapsamda ele alınan yapıtlardan Sima Çien’in Şici adlı eseri önemlidir. Han Dönemi edebiyat anlayışını ele alırken bu dönemi en iyi anlatan edebî türdür. Betimleme tekniğinin ön plana çıktığı, bilgelikle dolu ve ritimli bir yapıya sahip bu düz yazı türünün en önemli temsilcisi Sima Şlangju’dur.

b) Tanglar Dönemi (618-907)

Bu dönemde siyasal açıdan kuvvetlenen ve genişleyen İmparatorluk, aynı gelişimi edebiyat alanında da yaşamıştır. Bütün edebî türlerde yazılan eser sayısında artış görülmüştür. Binlerce şair şiir alanında önemli eserler vermiştir. Bu dönemin iki önemli edebiyatçısı, Li Bo ve Du Fu’dur. Söz konusu döneme dair bir diğer önemli olay ise, 9. yüzyılın başlarında Han Yü ve Liu Zongyüen’in başlattığı eskiden kullanılan düz yazı anlayışına geri dönme hareketidir. Abartılı ve süslü bir anlatımdan ziyade verilmek istenen mesajın ön plana çıkarılmasını açık bir üslupla ifade edilmesini ön gören bu anlayış, döneminde kabul görmüş ancak tam anlamıyla kültür hayatına yerleşmesi birkaç yüzyıl sürmüştür.

c) Songlar Dönemi (960-1279)

Bu hanedanlık döneminde baskı tezgâhlarının daha çok yaygınlaştığı ve kültür hayatının da daha üst seviyeye çıktığı görülmektedir. Yaşanan bu gelişmeler karşısında edebiyatta da paralel seyirde bir gelişim görülmüş, notlar olarak adlandırılan ve ilk ansiklopedilerin yazılmasına yol açan, bu anlamdaki bilgilerin basılı hâlde yayılmasını sağlayan bir süreç yaşanmıştır.

ç) Yüenler Dönemi (1280-1368)

Bu dönemde edebiyat dünyasında görülen en büyük gelişim tiyatro türünün ortaya çıkmasıdır. Tarihin ilk dönemlerinde dinsel törenlere ve buradaki ritüellerden gelen sahneleme tekniklerine kökleri dayanan bu dönem tiyatrosunda, müzikal sahnelemeler ve pantomimler görülmeye başlanır. Bu türe ait teknik esaslar ve kurallar da söz konusu tarihsel süreçten itibaren Çin edebiyatında yerini alıp gelişmeye başlamıştır.

d) Mingler Dönemi (1368-1644)

Bu dönemde, geçmiş devirlerden gelen ve Konfüçyüsçü anlayışın tezahürü olarak işlenen, geleneklere bağlı ve sanat değeri biraz daha düşük olarak değerlendirilen anlayışın aksine bir seyir görülür ve tiyatro ile roman türleri önem kazanır. Roman türüne olan rağbet, matbaanın gelişmesi ve kullanımının yaygınlaşmasıyla açıklanabilir. Daha önceki dönemlerde kısa hikaye türü daha çok iltifat görmüştür. Ancak, 14. yüzyıldan itibaren roman türünde verilen eserlerde artış gözlenir. Aynı zamanda bu gelişim, Budist ve Taocu anlayışların da propaganda vasıtası hâline gelir.

e) Çingler (1644-1911)

Söz konusu tarihsel dönemde, 19. yüzyıl sonlarına doğru batı kültürünün tanınmasına kadar Çinli münevver kesim Mingler döneminden gelen anlayışı sürdürmüşlerdir. Geleneğin kuvvetle devam ettiği bu süreçte en farklı çalışmalar roman türünde verilmiştir. Honglou Ming’in Kırmızı Köşkteki Düş adlı eseri bir başyapıt mahiyetindedir. Tiyatro türünde de yine diğerlerinde olduğu gibi Mingler döneminden kalan geleneksel anlayış bir süre devam etmiş, sonraları Pekin Operası olarak adlandırılan ve bugünkü köklerini halk kültüründen alan yapı kurulmuştur. 19. yüzyılın sonlarına doğru başlayan ve o güne kadar birçok millete güçlü kültürel geleneği ile kafa tutan Çin Kültürü, batı medeniyetinden gelen unsurlar ve yeni anlayışın tesirine girmeye başlamıştır. Bu etkileşim aydınlar arasında da görüş farklılıklarını doğurmuştur. Tercümelerin etkisiyle başlayan bu etkileşimde bazı aydınlar yeni kültür dairesinin kabulünü savunurken bazıları da kısmen kabulü ya da reddi fikrini benimsemişlerdir.

20. Yüzyıl Başlarında Çin Edebiyatı (1911-1949 Arası Çin Edebiyatı)

Çing İmparatorluğunun yıkılması ve ardından Cumhuriyet’in ilan edilmesini takip eden yıllarda batı kültürü ile olan etkileşim de gittikçe artar. Bu etkileşim ile kültür hayatında da modem anlayışa göre şekillenmeler başlar. Edebiyatta kullanılan dil tartışılmaya başlanır ve bu sürecin sonunda klasik yapıdan gelen dil, artık sadece şiirlerde kullanılmaya başlanır.

  • Siyasi anlamda çeşitli ayrışmaların yaşandığı yıllarda, 1930’lardan itibaren, batılı edebiyatında tanınmasıyla, roman ve öykü türlerinde verimli bir süreç yaşanır. Birçok eser yayımlanır.
  • Bu dönemin önemli hikâye ve romancılarından bazıları: Ba Cin, Lao Şı, Yü Dafu, Ye Şıngtao, Cang Tienyi, Ding Ling’dir.
  • 1930’larda batı edebiyatından tiyatro örnekleri çevrilir ve sahnelenmeye başlanır.
  • Şiirde de yine aynı yönde bir ilerleme olmuş, bilhassa Fransız şiirinden oldukça etkilenilmiştir.
  • Çin topraklarının Japonya tarafından işgal edilmesinin ardından, olağanüstü şartların tesiri altında, millî ve manevi duyguları güçlendirecek ancak sanatsal anlamda  sığ denebilecek eserler verilmeye başlanır.
  • Kuzey Çin’de ise komünist akım baş göstermiş, bilhassa halk edebiyatı ürünleri bu ideolojinin hizmetinde yeniden yorumlanma girişimleri kendisini göstermiştir. Bu anlayış 50’li yıllara doğru gittikçe şiddetlenmiş, ülke çapına yayılmaya başlanmış ve aydınlar, istedikleri gibi eser verebilme özgürlüğünden gittikçe yoksun kalmıştır.
  • Edebiyat dünyası bu yıllardan itibaren kültür hayatını baskı altında tutan iktidarlar ile sanat hayatında özgür olmak isteyen aydınlar arasındaki çatışmaya şahit olmuştur.

1949 Sonrası Çağdaş Günümüz Çin Edebiyatı

Çin Halk Cumhuriyeti 1949’da ilan edilmiştir. Sanatkâr anlamında hatırı sayılır pek çok şahsiyet, yeni kurulan sistemin anlayışı çevresinde toplanırken dışarda kalan isimler ise, ağır sansür şartları altında ezilmişlerdir. Bu baskı yönetimi sonucunda ilk tepki 1956 yılında aydınların düzenlemiş olduğu Yüz Çiçek Hareketi’dir. Buradaki amaç, kültür hayatındaki baskının azaltılması ve düşünce adamlarının özgürce çalışma alanı bulmasıydı. Bu muhalif kesime rağmen kültür hayatındaki asıl kırılma,

  • Büyük Proleter Kültür Devrimi ile gerçekleşmiştir. Bu hareket neticesinde bütün edebiyat hayatı köklü bir değişim yaşamış, iktidar eliyle yürütülen ideolojinin çalışma sahası hâline gelmiştir.
  • Örneğin, tiyatro türünde klasik eserlerin tamamı toplatılmış ve Devrimci Operalar adıyla anılan yeni bir repertuvar oluşturulmuş, belirlenen bu oyunların sahnelenmesine izin verilmiştir.
  • Diğer edebî türlerde de aynı şekilde, ideolojinin gerekleri doğrultusunda eserlerin yazımına izin verilmiş, şahsi ve kamuya açık eski dönemlerden gelen kitapları ihtiva eden kitapçılar ve kütüphaneler boşaltılmış, yalnızca yönetimin izin verdiği yayınların satılmasına onay verilmiştir.
  • Yazılı edebiyat böylesi bir sansür ortamını yaşarken sözlü halk kültürü de aynı şekilde bu dalgadan nasibini almıştır.
  • Mao’nun ölümünün ardından bu sansür nispeten yumuşasa da günümüze kadar süre gelen hâl, resmî çizgi dışında bazı çalışmalar olsa da tam anlamıyla istenen özgürlükçü ortamın oluşmadığı şeklindedir.

Çin Edebiyatının Özellikleri

Çin kültür hayatı, yaklaşık 3000 yıllık bir süreci kapsayan edebî döneme sahiptir. 60’lı yıllardaki Mao dönemi Komünist yönetimi zamanında yapılan kültür devrimine gelinceye kadar, edebiyat dünyasının iki ana kolda seyrettiği gözlemlenmektedir. Bunlardan ilki Konfüçyüsçü anlayıştır. Ahlakçı ve demokratik yapıyı benimseyen, çoğu zaman yalınlıktan yana olan görüştür. Diğeri ise, Taocu anlayış olarak nitelendirilirken, daha çok aristokratik seviyede olup estetik değeri daha ön planda tutar ve sanatsallığı daha fazla gözetir. Bu iki görüş de, insanın tabiatla bir aradalığını, köylü yaşamını göz önünde tutar.

Çin edebiyatının kendini en iyi ifade ettiği ve kültürel yapıyı en İyi biçimde yansıtarak her dönemde başarılı örneklerin verildiği iki alan, tarih ve şiirdir. Binlerce yıllık süreci kapsayan bu edebiyat hayatında, şiirde de, köylü halk ve onun zevk anlayışı, hayatı daima edebî eserlerdeki yerini almıştır. Bu şiir anlayışı, tarihsel süre içerisinde diğer edebî türlerin içerisinde de halkın heyecanını ve duygu hâlini yansıtacak şekilde işlenmiştir.

Çin edebiyatının ilk dönemlerinde, yönetim kademesinin de eğitim aldığı kurumlarda okutulan, Konfüçyüsçü anlayışın etkisinde şekillenmiş, dinî ve tarihî muhtevaya sahip eğitim kitaplarına cing adı verilmekteydi. Binyıllarca süren kültür hayatında, klasik zevk ve bilgiler daima muhafaza edilmiştir.

Çin kültürünün ana yapısını koruyan ve nesiller arasında devamlılığını sağlayan bazı eserler vardır:

  • Tarih kitabı olan Şucing, hükümdar ya da üst düzey bürokratların konuşmalarından, öğütlerden oluşmaktadır.
  • Şiir klasiği olan Şlcing, Konfüçyüs’ün bir derlemesidir.
  • Değişimler kitabı Yicing, evrenin açıklanmasını da içeren bir kehanet kitabıdır.
  • İlkbahar ve güz yıllıkları olan Çunçiu, kapsadığı dönemi bilinen ve tarihi olayların arka arkaya nakledildiği ilk eserdir.
  • Ayinler kitabı olan Lici, Çin kültüründeki ayinler konusunda referans mahiyeti taşıyan bir eserdir.

Düşüncelerinizi Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir